Alman Coğrafyası

































Ortaçağ ortalarında krallıklar arasında en büyük itibar sahibi olan  Germen imparatorluğudur. VII. Gregorius ve IV. Heinrich'le dinsel atamalar konusunda başlayan mücadele uzlaşmayla sona erer. Bir mücadele döneminden sonra Sakson Hanedan 'ını izleyen Hohenstaufenler, Alman dükalıklarıyla Lombardia şehirlerinin merkezden kaçma eğilimine karşı koymaya çalışır. Ancak Friedrich Barbarossa'nın elde ettiği asıl başarı, oğlu VI. Heinrich 'in Sicilya Krallığının Norman varisi Constanced'Hauteville'le evlenmesidir.

Kutsal Roma Germen İmparatorlu Germen kralının yönettiği topraklar için 962'den itibaren, imparatorluk terimi kullanılmaya başlanır. Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ortaçağ boyunca krallıklar arasında en büyük itibar sahiptir ve batı Avrupa'nın tek bir otoriteye tabi en büyük alanıdır. Bütün krallar imparatora en üst düzeyde saygı duyar. Avrupa, kökeni Roma'ya kadar uzanan bir imparatorluğa sahip olma fikrine çok önem verir ve Germen İmparatoru kendini Roma İmparatorluğun'un varisi olarak görür. 

Ancak Otto Hanedanının imparatorluğu, Şarlman'ın (742-814,768, 800) imparatorluğundan çok daha küçük olup Almanya, Burgonya ve Kuzey İtalya'yı içerir. İmparator adı verilen "kralla- Kralların kralı"yla yapılan antlaşmalarla birbirine bağlanan çeşitli  krallıklardan oluşur. İmparatorluk makamı babadan oğula geçmez. İmparatorun kendisi, oğlunun veya başka bir akrabasının imparator seçilmesi için büyük derebeylerinden oluşan bir kurul toplar. Ancak imparatora iktidar bahşedilmesi için papanın da onayını vermesi ve onu kutsal yağla kutsaması gerekir. Dolayısıyla imparatorluk makamı miras yoluyla geçmez, teoride onu en çok hak edene verilir. XI ile XII. yüzyıllar arasında Avrupa'daki pek çok krallıkta tahtların miras yoluyla el değiştirmesi giderek yayılırken, imparatorlukta seçilme prensibi güçlenir. Ancak geç ortaçağda imparatorluğun en önemli özelliklerinden biri, geçirmekte olduğu Germenleşme süreci ve çeşitli devletlerden oluşan zayıf bir konfederasyona dönüşümüdür.

Ortaçağ, Giulio Sodano


Büyük Otto ve renovatio imperii
Otto, Germen kralı olarak kararlılıkla hareket eder: Aile üyelerinin de dahil olduğu isyanları bastırır, sağlam bir destekçi kitlesi oluşturmak için büyük mülkiyet sahibi derebeyi özelliğinden yararlanır, topraklarını kontrol altında tutmak için piskoposluk sisteminden güç alır ve hanedanının konumunu pekiştirip henüz Hıristiyanlığı kabul etmemiş olan Slavların üzerindeki etkisini artırmak için kiliseyle ittifakını yoğunlaştırır.

Kilisenin savunucusu olarak rolü, Otto'yu Papalık makamı için çekişme konusu haline gelmiş olan Roma'daki duruma sık sık müdahale etmeye iter: Taç giyme töreninden kısa bir sure sonra Otto XII. Johannes'i Papalık görevinden alır ve Papalık seçimlerinde imparatorluk onayını zorunlu hale getirir (Privilegium Othonis, 962). Bu ayrıcalık, Şarlman (742-814) döneminde gelişmeye başlayan siyasi-dini bir plan olan ve ana özelliği evrenselci bir hırsla siyasi iktidar ve dini emeller arasındaki bağın, renovatio imperii'nin [imparatorluğun yenilenme sureci] parçası haline gelir.

Germen ve İtalya topraklarındaki olaylar arasındaki bağlantılar, Otto'yu İtalya'nın güneyine de müdahale etmeye iter: Benevento ve Capua prenslerini buyruğu altına aldıktan sonra Bizans yönetimindeki toprakları da almaya çalışır. Ancak bu yöndeki başarısızlığını, bölgeyi imparator Johannes Tzimiskes'in (y. 925-976) kızı Teophano'yla evlendirdiği oğlu II. Otto (955-983) için çeyiz olarak alma sözüyle telafi eder.

Ortaçağ, Sakson Hanedanı ve Kutsal Roma İmparatorluğu, Catia Di Girolamo


Hohenstaufen Hanedanının Tahta Çıkışı ve İtalyan Politikası

V. Heinrich varissiz ölür. Onun yerine Suebyalı Hohenstaufen Hanedanı krallığın başına geçer ve destekçilerine Ghibellin adı verilir. Bir yüzyıldan uzun bir süre boyunca üç Hohenstaufen nesli bütün enerjilerini papalıkla mücadele etmeye, Sakson dükalıklarının merkezden ayrılma ve Lombardia şehirlerinin bağımsızlıklarını ilan etme eğilimlerine karşı koymaya ve Almanya'nın kendi içindeki hanedanlar arası rekabete harcar. 

İmparatorluk iktidarına götüren yol giderek zorlaşır. İmparatorların önce asillerle Alman piskoposların desteğini kazanması, sonra da Germenkralı seçilmesi gerekir, ardından nihai aşama olan papa tarafından imparator olarak taçlandırılma gelir. Guelflerin ve papanın desteklediği Bavyera dükleriyle mücadele eden Suebyalılar 1138'de III. Konrad'la (1093- 1152) tahta çıkar. Daha sonra İtalya'da Barbarossa olarak bilinecek olan 1. Friedrich'in (y. 1125-1190) her iki aileyle akrabalık ilişkileri vardır, çünkü Suebya Dükü ile Bavyeralı Guelf bir prensesin oğludur. Ardındaki bu muazzam güç sayesinde 1152'de Germen kralı seçilir. 

Friedrich'in politikası imparatorluğu, piskopos ve başkeşişlerin seçimi üzerindeki kontrol yokluğundan ve prenslerin iç savaşlar sırasında edinmiş olduğu muazzam güçten dolayı içine düştüğü kriz durumundan kurtarma amacı güder. Friedrich'in bu yaklaşımının ardında bir teorisyen vardır. Cisterciensis bir keşiş ve Friedrich'in amcası olan Otto von Freising (y. 1 1 1 4- 1 1 58) Roma İmparatorluğunun varisi olan Germen İmparatorluğunun diğer krallıklardan üstün, evrensel bir güç olduğunu savunur. Bologna Üniversitesi hukukçuları da ona destek verir. Papalığın dinsel atamalar mücadelesi sonucunda güçlenmiş olması, imparatorluğun savunucularını Eski Romalıları temel alan imparatorluk doktrinleri geliştirmeye teşvik eder.

Barbarossa'nın amacı, yıllar süren ihtilaflardan sonra iktidarını güçlendirmek ve Germen topraklarına barış getirmektir. Bunun için itibarını güçlendirmesi gerekir ve İtalya'nın bireysel başarı elde etmek için ideal bir yer olduğuna karar verir. Zaten Germen kralı olmak İtalya kralı olmak anlamına gelir, İtalya kralı olmak da imparator olmak demektir. Böylece Friedrich 1154'te ilk defa Alpleri geçer ve 1155'te IV. Hadrianus (y. 1100- 1159, ) 1154) tarafından taçlandırılır. Roma şehir devletinin baskısından kurtulması için papaya yardımcı olur, ancak papalıkla ilişkileri kısa süre içinde yine bozulur, çünkü papanın amacı Alman piskoposlar üzerindeki yetkisini güçlendirmekten başka bir şey değildir. 1157'de Besançon'da papalık elçisi imparatorluk tacının kilise tarafından tanınan bir imtiyaz olduğunu ilan ederek dinsel atamalar mücadelesini yeniden alevlendirir. Bu arada İtalyan şehir devletlerinin de imparatorluk otoritesinin kendini kabul ettirme sürecinde en zayıf noktayı oluşturduğu anlaşılır. 

Friedrich l 158'de İtalya'ya ikinci bir sefer düzenler ve Bologna hukukçularının doktrinleri temelinde Roncaglia Antlaşmasıyla tüm imparatorluk sembollerinin iade edilmesini talep eder. İmparatorluk hakimiyetini gerçekleştirmek için gerekli olan ekonomik kaynakları İtalya sağlayacaktır.

İtalyan milliyetçi tarih yazımında öne sürülenlerin tersine Friedrich, şehir devletlerinin ortadan kaldırılmasını değil, imparatorluk çerçevesine dahil edilmesini amaçlar. 1159'da seçilen Papa Ill. Alexander (y. 1110- 1181) imparatorun bu planına karşı çıkar. İmparatorluğa karşı geniş kapsamlı bir hareket başlatılır ve Verona ve Lombardia birlikleri oluşturulur. 1176'daki Legnano Savaşı'nı 1183'teki Konstanz Barışı izler. Friedrich, imparatorluk vergilerinin toplanması için şehirlere görevliler atamaktan vazgeçer.

Gerilemekte olan imparatorluğa karşı yürütülen, ama şehir devletleriyle bir monarşi haline gelmiş olan kilise arasındaki ihtilafı ortaya çıkaran mücadele böylece sona erer. Barbarossa'dan sonra papalıktan ve krallardan üstün olan iktidar kavramı ve uluslar üzerinde birleştirici bir güç olabileceği fikri ortadan kalkar. İtalya politikasının başarısızlığa uğramış olması Germen sınırlanrı içerisinde de iç sorunların yeniden ortaya çıkmasına neden olur ve imparator güçten düşerken yerel iktidarlar giderek güçlenir.

Ancak Barbarossa'nın gösterdiği asıl başarı, oğlu VI. Heinrich( 1165- 1197,  1191 ) ile Sicilya Krallığının Norman varisi Constance d'Hauteville ( 1154- 1198) arasındaki evliliktir. VI. Heinrich Sicilya'yı imparatorluğa bağlamayı planlasa da 1197'deki ölümü bu birleşmenin evrensel bir plana dönüşmesini imkansızlaştırır. İmparatorluk iktidarı artık hem kilisenin, hem monarşilerin hem de şehir devletlerinin gücüyle hesaplaşmak zorundadır. 1214'teki Bouvines Savaşı imparatorluk hakimiyetinin sonu ve tek tek monarşilerin yükselmesi anlamına gelir.

Ortaçağ, Giulio Sodano



Otuz Yıl Savaşları

Prusya




































2 yorum: