Erken Ortaçağ

Ortaçağ Roma İmparatorluğu'nun dağılma döneminde başlayıp, tutkal görevi gören Hıristiyanlığın yardımıyla, Latin kültürünü, imparatorluğu yavaş yavaş istila eden halkların kültürüyle birleştirerek; uluslarıyla, konuşmaya devam ettiğimiz dilleriyle ve değişimlerden ve devrimlerden sonra bile olsa bizim olmaya devam eden kuramlarıyla günümüzde Avrupa dediğimiz yere hayat veren dönemdir. Umberto Eco


Kavimler Göçü

Akınlar

Frank Krallığı


Ortaçağ yüzyılları karanlık çağlar değildir. Eğer bu ifadeyle, bitmez tükenmez dehşet, fanatizm ve hoşgörüsüzlük yılları, salgın, kıtlık ve katliamlarla dolu maddi ve kültürel çöküş yüzyılları kastediliyorsa, bu model Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile yeni binyıl veya en azından Karolenj
Rönesansı arasındaki yüzyıllar için kısmen geçerli olabilir.

1000 yılından önceki yüzyıllar oldukça karanlıktı, çünkü Avrupa'yı birkaç yüzyıl boyunca altüst etmiş olan Barbar istilaları Roma uygarlığını yavaş yavaş yok etmişti; kentler boşalmış veya tümüyle harap olmuştu; önemli yollar artık bakım görmüyordu ve çalılıklarla kaplanmıştı; metal ve taş madenciliği gibi temel teknikler unutulmuş, tarım ihmal edilmişti ve 1000 yılın sonundan veya en azından Şarlman'm (742-814) feodal reformundan önce büyük tarım alanları yeniden ormanla kaplanmıştı.

Ancak Avrupa kültürünün kökenlerini keşfetmek istediğimiz zaman, günümüzde kullanmaya devam ettiğimiz dillerin bu "karanlık" yüzyıllarda ortaya çıktığını ve bir yandan Roma-Barbar veya Roma-Germen denilen uygarlığın diğer yandan da Bizans uygarlığının doğduğunu ve hukuk yapısını derinlemesine değiştirmeye başladıklarını görüyoruz. 

Bu yüzyıllarda Boethius (Roma imparatorluğu çökerken doğmuş olup Romalıların sonuncusu olarak kabul edilir), Bede ve aralarında Alcuinus (735-804), Rabanus Maurus (780/784-856) ve Johannes Scotus Eriugena'nm da (y. 810- 880) olduğu Şarlman'm Saray Okulu'nun âlimleri gibi çok büyük entelektüel güce sahip kişiler göze çarpar. Hıristiyanlığı kabul eden İrlandalIlar antik metinlerin inceleneceği manastırları kurarken Hibemia, yani İrlanda keşişleri de Kıta Avrupa'sında büyük bölgelerin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayacak, aynı zamanda erken ortaçağ döneminin o son derece özgün sanat dalı olan ve Libro di Kells [Kells Kitabı] ile benzer elyazmalarını süsleyen minyatürleri yaratacaklardı.

Bu kültürel göstergelere rağmen 1000 yılından önceki ortaçağ döneminin yokluk, açlık ve belirsizlik yılları olduğuna şüphe yoktur; bir azizin aniden ortaya çıkıp bir çiftçinin bir kuyuya düşürdüğü orağı bulup çıkarmasına dair mucizevi hikâyelerin anlatılıyor olması, demirin o dönemde ne kadar nadir bulunduğunu ve bir orağın kaybının tarlada çalışmayı tamamıyla imkânsız kıldığını gösterir.

Rodulfus Glaber, Historiarum Libri [Tarih Kitapları] adlı eserinde ilk 1000 yıl bittikten 30 yıl sonra gerçekleşen olaylardan söz ederken sert hava koşullarının yol açtığı bir kıtlık döneminden bahseder ve su baskınlarından dolayı ne ekim ne de hasat için uygun bir an bulunabildiğini söyler.
Açlıktan dolayı fakir, zengin, herkes bitkin düşmüş ve yenecek hayvan kalmayınca her tür leş ve "sadece söz edilmesi bile tiksinti yaratan her türlü şey" yenmeye başlamış, hatta bazıları insan eti yemek zorunda kalmıştı. Seyyahlar saldırıya uğrar, öldürülür, parçalara ayrılır ve pişirilirdi ve kıtlıktan kaçmak umuduyla yola çıkanlar, onları misafir edenler tarafından geceleri boğazlanır ve yenirdi. Öldürüp yiyebilmek için çocukları bir meyve veya bir yumurtayla kandıranlar bile vardı. Birçok yerde toprak altından çıkarılmış cesetler yeniyordu: Pişmiş insan etini Toumus pazarında satmaya kalkan bir adam yakalanıp yakılmış, ardından da o gece o etin gömüldüğü yeri arayıp bulmaya çalışan adam da yakılarak öldürülmüştü.

Endemik hastalıklar (tüberküloz, cüzam, çıban, egzama, tümör) ve veba gibi korkunç salgınlar, giderek sayısı azalan ve güçten düşen halkı kırıp geçiriyordu. Geçmiş bin yıllarla ilgili demografik hesaplamalar yapmak daima zordur, ama bazılarına göre III. yüzyılda 30-40 milyon civarında olan Avrupa nüfusu VII. yüzyılda 14-16 milyona düşmüştü.  Ortaçağ- Umberto Eco-Alfa Yayınları

Roman Sanatı




Yukarıda da görüldüğü gibi Saksonya hanedanıyla güç merkezi Fransa'dan doğuya kaydı.

"Kutsal Roma İmparatorluğu" terimi genelde Şarlman'ın imparatorluğu için ve özellikle Roma İmparatorluğu ’yla olan dini farklılıkları ve siyasi devamlılığını vurgulamak için kullanılır. "Kutsal İmparatorluk" terimi ve Roma prensliğinin hukuki geleneğiyle bağlantı fikri aslında çok daha geç bir tarihte (XII. yüzyıl ortaları) ortaya çıkar ve bu kavramlara çeşitli aşamalar sonucunda varılır: Karolenj döneminden sonraki en önemli dönemlerden biri renovatio imperii 'nin [imparatorluğun yenilenmesi] bölgesel bağlamının tanımlandığı Sakson dönemidir. Ortaçağ-Umberto Eco-Catia Di Girolamo



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder