İtalya


Roma İmparatorluğu sonrası İtalya Tarihi oldukça karmaşıktır. Bu sayfada Rönesans İtalya’sındaki şehir devletlerine kadar olan süreci tablolar ile özetlemeye çalıştım. Roma düzeninin bozulduğu kaos ortamına ilişkin paylaştığım metinler, barbar halkların İtalya’daki birbiri ardına gelen egemenlik dönemlerini anlatmaktadır. Doğu Roma güçlü olduğunda İtalya’yı kontrol etmeye çalışmış, bunda da bazı dönemler başarılı olmuştur. Ama sonuçta, Ostrogotlarla başlayan İtalya egemenliği mücadelesi, Lombardlar (Longabardlar) ve daha sonra Franklar ile devam etmiştir. Son olarak da Kutsal Roma Germen İmparatorluğu bölgeye hakim olmuştur. Bilindiği gibi bu saydıklarımızın yöneticileri Germen kökenliydi.  B.Berksan.


🔎 Kavimler Göçü

Ostrogot Krallığı

İtalyan vilayetlerinin fiili yöneticisi olan General Odoaker (Odoacer [Odovakar]) 476'da İmparator Romulus'u (Augustulus) tahttan indirdi. Doğu [Roma] İmparatoru Zenon'a gönderdiği manifestoda, batı ordusunun Başkomutan Orestes'i (Romulus'un babası) ve imparatoru görevden aldığını ve kendisinin senato adına davrandığını iddia etti. Ardından Batı [Roma] imparatorunun tacını Zenon'a göndererek, bir imparator yeterli olduğuna göre, patricius unvanıyla imparatorun İtalya'daki temsilcisi olarak tanınmasını talep etti.

Siyasi koşullar Zenon'u uyuşmaya zorladı. Ama Odoaker kendini yalnızca senatör, sulh yargıcı ve patrisyen değil, rex, kral olarak adlandırdı ve Doğu Germen kökenli Skirler, Ruglar ve başkalarından meydana gelen taraftarları onu açıkça kral ve savaş önderleri olarak görüyorlardı. Odoaker sonraki 17 yıl boyunca, 488-493 arasında beş yıl süren bir anlaşmazlıktan sonra Theoderic ve Ostrogotları tarafından alt edilene kadar, İtalya'ya hükmetti; Theoderic'e İtalya'da imparatorluk otoritesini imparatorların adına yeniden kurması teklif edilmişti, böylece [Germenlerin] Balkanlar'daki Roma gücüne karşı oluşturdukları tehdit de ortadan kaldırılacaktı. Theoderic Gotların kralı olarak hareket ederken, aynı zamanda Romalı bir yurttaştı ve Roma idaresinin iskeletini, hiyerarşisini ve memuriyetlerini alıkoyarak, elinden geldiği ölçüde Roma hükümetinin ve toplumunun yapısını da, dokusunu da korudu.

Elbette, Ariusçu bir Hıristiyan olarak (gerçi bir "omiyan'" olduğu da farz ediliyordu) Germen olmayan birçok uyruğu tarafından kendisine kafir gözüyle bakılıyordu. Ama Theoderic diğer bütün konularda, -başka birçok "barbar" önder gibi- büyük değer verdiği Roma geleneklerini desteklemek için gerçek bir çaba gösteriyordu ve hem Papalık, hem halk kitleleri tarafından büyük saygı görmüş görünüyor. Theoderic'in Gotlardan oluşan askerleri, İtalya'da "Roma" ordusu olarak Skirler ile Rugların yerini aldılar ve son dönemin Roma ilkelerine göre iskan edildiler. Got seçkinleri ile bir yanda Roma senatosunun kimi unsurları, bir yanda İtalya'daki Roma İmparatorluğu ileri gelenlerinin başka mensupları arasındaki çıkar çatışmaları, sonunda 520'lerde, Theoderic'in Konstantinopolis'te varisinin onaylanmasını güvence altına alma konusundaki başarısızlığıyla birleşince, siyasi bunalıma ve Konstantinopolis'in Ravenna sarayındaki politikalara müdahale etmesine yol açtı. Sonuç, Ostrogotların elindeki İtalya'nın istilası ve 20 yıllık yıkıcı bir savaş oldu; savaş sonuçta [Doğu] Roma'nın zaferiyle bitse de, söz konusu iki olay İtalya'yı bitkin düşürdü ve 568'de Po Vadisi'ne giren Lombardların sonraki başarılarının yolunu hazırladı.

Bizans Tarih Atlası, John Haldon, Alfa Yayıncılık

Longobardlar (Lombardlar)

Longobardlar 568 yılının ilkbaharında, Kral Alboin'in (?-572,  y. 560) liderliğinde Pannonia'dan (günümüzde Macaristan) yola çıkıp Julia Alplerinden geçerek İtalya'ya ulaşır. VIII. yüzyılın sonlarına doğru halkının tarihini (Historia Langobardorum) yazmış olan Longobard monastiği Paulus Diacunus'un (y. 720-y. 799) söylediklerine göre, Longobardların ordusu İtalya'ya fara, yani ataları ortak olan ailelerden seçilmiş savaşçıların oluşturduğu ve komutanlarının liderliğinde özerk olarak hareket eden, ele geçirdikleri topraklara yerleşerek ilerleyen gruplar şeklinde ulaşır. Dolayısıyla fetih, az sayıda savaşçıya liderlik yapan ve tek bir plana göre değil de Bizanslıların direnişiyle daha az karşılaştıkları yönlerde ilerleyen tek tek düklerin girişimleriyle gerçekleşir. Aynı zamanda, Bizanslılar da Gotlarla uzun süren ihtilafın sonuçlarıyla uğraşmaya devam ettiklerinden ne Longobardların baskısına etkin bir şekilde karşı çıkacak ne de saldırıya geçecek durumdadır.

Longobardlar özellikle Piemonte, Friuli, Trentino ve Toscana'ya odaklanarak birkaç sene içinde Kuzey ve Orta İtalya'nın büyük kısmını istila ederken başka gruplar Spoleto civarına, Piceno ile Orta-Doğu Umbria arasına yerleşir ve Spoleto dükalığını kurarlar. Aslında bazı Longobardlar Yunan-Got Savaşı'nın (535-554) son safhasında Bizans ordusunun paralı askerleri olarak İtalya'ya ulaşmış olsalar da, disiplinden yoksun oldukları için General Narses'in (y. 479-y. 5.74) kendilerini başından savdığı anlaşılmaktadır. Yine de bazıları vatanlarına dönmektense, Gotların müttefikleri olarak 554'te İtalya'ya ulaşan Frank ve Alaman birliklerine katılmak istedi. Savaşın sona ermesinden sonra Narses bazı Longobard gruplarının, ileride Benevento Dükalığı'nı kuracağı Benevento bölgesine yerleşip askeri bir garnizon oluşturmasına izin verdi.

Alboin'in 572 yılında bir komploya kurban gitmesinin ve halefi Clef'in (572-574 arası kral) ardından dükler, halef konusunda anlaşmaya varamaz ve on yıl boyunca (574-584) kralsız kalırlar. Bu anarşi döneminde komutanlar müstahkem şehirleri kendi iktidar merkezleri haline getirir ve yerel halk üzerindeki baskılarını giderek artırırlar. Longobardların fethi, geç antik dönemde İtalya'nın toplumsal ve ekonomik düzenini tam anlamıyla altüst eder. Kilise mülklerini istedikleri gibi yağmalayan Longobardlar Romalıları siyasi hayatın bütünüyle dışında bırakır, yönetici sınıfın temsilcilerinin büyük kısmını yok edip iktidarın idaresini tamamıyla üstlenir. Longobardlar toplumsal açıdan, sadece silah kuşanabilen ve arimannus adı verilen erkeklere tam hakkın tanındığı ve gairethinx adı verilen soy kuruluna kabul edilen bir ordu-halk olarak nitelenebilir. Dolayısıyla iktidar, arimannus kurulu ile dükler ve kral arasında bölünmüştür. Yerleşim açısından da 568 yılından itibaren geç antik dönem şehir düzeninin altüst oluşuna tanık oluruz; öte yandan Longobard istilasının, yarımadanın büyük kısmında III-IV. yüzyılda başlamış olan genel bir çöküş sürecinin asıl nedeninden çok, onu şiddetlendiren ve hızlandıran bir etken olduğu sanılmaktadır.

Dış saldırı tehdidi ve iç parçalanma tehlikesi karşısında Longobardlar daha istikrarlı bir siyasi düzen kurmaya ve yeni bir kral seçmeye karar verir. Clef'in oğlu Authari (590, > 584) 584 yılında kral seçilir ve düklerin yeterince güçlü bir ekonomik temelin oluşturulması için yaptığı bağışlar sayesinde krallık, iktidarının yeniden oluşturulmasına yönelik projesini başlatır; bu proje halefi Agilulf (7-616,  590) döneminde iyice sağlamlaştırılır. Longobardlar tarafından başlatılmış olan krallık iktidarının güçlendirilmesi projesi, krallığın dükalıklar şeklinde bölünmesine dayalı yeni bir idari kavrama geçiş dönemine işaret eder. Her dükalık, sadece fara lideri değil; krallık tarafından atanmış bir yetkili ve resmi iktidarın temsilcisi olan bir dük tarafından, sculdahes ve gastaldus adı verilen düzey idarecilerle beraber yönetilir. Aynı zamanda Romalıların yeni siyasi oluşuma daha büyük ölçüde dahil olmalarını amaçlayan Agilulf, Latin halkının nezdinde ona saygı kazandıracak bazı simgesel seçimlerde bulunur. Agilulf, karısı Theodolinda'nın (7628) katolik olması sayesinde, o sıralarda Papa Gregorius Magnus'un (y. 540-604, A > 590) idaresindeki Katolik Kilisesi'yle bir diyalog başlatarak, pagan ve Aryan Longobardlar arasında bir miktar direnişle karşılaşsa da, kilisenin elinden alınmış mülklerin iadesine ve kaçmaya zorlanmış olan bazı piskoposların kendi merkezlerine dönüp faaliyetlerinin başına geçmesine karar verir. Ancak bu müdahalelere ve 603'te oğlu Adaloald'ı Katolik geleneğine göre vaftiz etme kararma rağmen, Agilulf'un ölümünden sonra ve VII. yüzyılın tamamı boyunca Katolik krallar ve Aryan krallar birbiri ardına görev yapar ve böylece Katolik yanlısı gruplarla milliyetçi gruplar arasındaki güçlü ihtilafı beslemeye devam ederler Aryan Kral Rothari (?-652,636) Katolikler konusunda bir diyalog ve hoşgörü politikası benimser ve Theodolinda'nın kızı, Katolik Gundeperga'yla evlenir. Rothari, o ana kadar sadece sözlü olarak aktarılmış olan Longobard yasalarını ilk defa 643'te yazılı hale getirir (Rothari emirnamesi) ve kralın ülke içindeki konumunu güçlendirerek hukuki siste[min ve Longobard geleneklerinin teminatçısı rolünü vurgular.

Krallığın Zirvesi ve Çöküşü

Liutprand (?-744, >712) döneminde halkın Katolikliğe geçişi neredeyse tamamlanır ve Longobardlar ile Romalılar arasındaki ayrım Romalıların egemen halkın hukuk geleneğine dahil edilmesiyle ortadan kaldırılmış olur. Ülke içindeki uyuma güvenen ve papalığın onayını almayı uman Liutprand, İtalya içinde yeniden yayılmaya karar verir ve Ravenna eyaleti ile Pentapolis'i istila ederek Roma kapılarına kadar ulaşır. Ancak Papa II. Gregorius'un (669-731, 412 > 715) müdahalesi onu şehri işgal etme fikrinden vazgeçirtir, hatta istila ettiği Roma Dükalığı'nın topraklarını bile iade etmeye ikna eder. Ancak kral, Viterbo yakınlarındaki Sutri kalesini Bizans yetkililerine iade etmek yerine onu kiliseye bağışlamaya karar verir ve böylece papanın Roma ve civar bölge üzerindeki egemenliğini tanımış olur. 

Kral Astolf'un (749-756 arası kral) Bizans yönetimindeki İtalya sakinlerini buyruğu altına alma isteği siyasi çıkarların odağını oluşturmaya başlar. Kendi deyimiyle rex gentis Langobardorum [Longobard halkının kralı] askeri görevlerini artık etnik kökenlerine değil de zenginliklerine göre yerine getirmesi gereken özgür Longobardlarla Romalıların hangi tür zırhları kullanması gerektiğini bir emirnameyle ilan eder. Önemli toplumsal ve ekonomik yansımaları olan bu uygulama yeni krala, Bizans'ın İtalya'daki merkezi Ravenna şehri başta olmak üzere, önemli askeri kazanımlar sağlar. Papa II. Stephanus'un (?-757, > 752) Astolf'un yetkisini Roma ile ona bağlı diğer bölgeler üzerinde kabul ettirme çabalarına karşı çıkmasıyla Roma'yla ilişkiler daha karmaşık bir hal almaya başlar ve Frank kralı Kısa Pepin'e (y. 714-768) çağrıda bulunarak İtalya'ya gelmesini, eyalet topraklarını geri alıp Roma Kilisesi’ne teslim etmesini ister. 

Longobard ordusu 754 yılında Franklar tarafından yenilgiye uğratılır ve Astolf tutsakları iade edip bazı bölgeleri Franklara bırakmak zorunda kalır. Astolf iki yıl sonra papaya yeniden savaş açınca papa yeniden Frankları İtalya'ya çağırır. Bir kez daha yenilgiye uğrayan Astolf, Ravenna'yı papaya bırakır ve bir anlamda himaye altına girmeyi kabul eder; bu şekilde Roma Kilisesi'nin merkezi bölgesi de genişler. 

Desiderius'un (?-y. 774, > 756) tahta çıkışıyla çöküş hızlanır, çünkü Papa I. Paulus'un (?-767,  > 757) ölümünden sonra Desiderius yeni papanın seçimine müdahale etmeye çalışarak Roma'yla olan ilişkileri büsbütün zora sokar. Yeni Papa I. Hadrianus (?-795, sis > 772) bir kez daha Franklardan yardım isteyerek Longobard kralıyla mücadele etmeye karar verir; bu kez Pepin'in oğlu Şarlman (742-814), Desiderius'u diplomatik yollarla Roma'yı hedef alan yayılma politikasından vazgeçirmeye çalıştıktan sonra, ordusunu İtalya'ya kaydırır. Altı ay süren şiddetli kuşatmanın ardından Franklar 774 yılı başında krallığın başkenti olan Pavia'yı fethetmeyi başarır; bağımsızlığı sona eren Longobard Krallığı resmi açıdan kralın şahsında Frank Krallığı'yla birleşmiş sayılırsa da aslında ona tâbi hale gelir.

Ortaça, Ed.Umberto Eco, Longobardlar İtalya'da,  Stefania Picariello






1 yorum: