Özal'ın cumhurbaşkanlığı (1989-93) siyasi istikrarsızlıklar içinde geçti. Onun denetiminden kurtulan ve başına, silik bir başbakan olan Yıldırım Akbulut'un geçtiği partide başlayan hizipler arası liderlik yarışı partiyi daha da zayıflattı. Giderek büyüyen Kürt isyanı !, siyasi suikastler, "İslamcı köktendincilik" ve iktisadi sorunlar karşısında hükümetin gösterdiği beceriksizlik, askeri müdahale söylentilerini gündeme getirdi.
2 Ağustos
1990'daki Körfez kriziyle birlikte ülkenin tüm dikkatini içeriden dışarıya
çevirmesi, Özal'a bir süreliğine de olsa konumunu güçlendirme imkanı verdi. Mart
1991'de yapılan bir saha araştırması, ANAP'ın İstanbul'daki desteğinin yüzde 23’ten
yüzde 18'e düştüğünü ortaya koyuyordu. Sosyal demokratların şansı da yaver
gitmiyordu; yükselen tek parti Demirel'in DYP'siydi. Haziran'daki seçimlerde
ANAP başkanlığına genç ve "modern" Mesut Yılmaz'ın (daha kırk üç
yaşındaydı) getirilmesi ve milliyetçi-dinci grupların yenilgiye uğraması, partiye
ülkedeki duruşunu düzeltme şansı tanıdı. Yılmaz iktisadi durum iyice
kötüleşmeden, 1992 yerine 1991'de genel seçime gitmeye karar verdi. Meclis 20
Ekim' de seçim yapılması kararı aldı. Seçim sonuçları Yılmaz'ı haklı çıkardı ve
ANAP, Demirel'in DYP'sinden sonra ikinci geldi. Asıl kaybedenler ise bölünmüş
sosyal demokratlardı. 1989'un en popüler partisi olan Sosyaldemokrat Halkçı
Parti (SHP) oyların yüzde 20,8'ini alarak üçüncülüğe düşer ve mecliste seksen
sekiz sandalye kazanabilirken, Ecevit'in DSP'si yüzde ıo,8 oy oranıyla yedi
sandalye elde etmişti. Erbakan'ın Refah Partisi'nin altmış iki sandalye kazanarak
meclise girmesi, Türkiye'deki Müslüman orta sınıfın artan siyasi öneminin
habercisiydi. İki merkez sağ parti (ANAP ve DYP) arasında anlamlı ideolojik
farklılıklar yoktu, ama birleşerek güçlü bir hükümet oluşturmayı kabul
etmediler. Çıkar çevreleri ağır bastı ve Yılmaz Demirel'in liderliğini kabul
etmektense muhalefete geçmeyi tercih etti. Demirel aradaki ideolojik farklılıklara
rağmen Erdal İnönü'nün sosyal demokratlarıyla, ülkenin 1970'ler boyunca arzu
ettiği, ideolojik olmayan bir koalisyon kurdu. Halkın yüzde 48'inin desteğine
sahip olan hükümet mecliste 266 sandalye ile temsil ediliyordu. Teoride,
küresel pazara girmek için gerekli reformları uygulamaya muktedir güçlü bir
hükümetti.
Cambridge
Türkiye Tarihi, Cumhuriyet Türkiyesi’nde Siyaset ve Siyasi Partiler, Feroz
Ahmad
1995 yılında halk oylamasına gerek duyulmadan yapılan
üçüncü değişiklik ile 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümünden başlayarak,
temel hak ve özgürlükler, yasama, yürütme ve yargı alanlarında oldukça
kapsamlı değişiklikler yapılmıştır (RG.26.07.1995). Ancak, bu değişiklikler
özellikle siyasal katılım yollarını açma üzerinde yoğunlaşmış, birçok başka
hükmün değiştirilmesi konusunda uzlaşma sağlanamamıştır. Dernekler, vakıflar, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kooperatiflerin siyasi partilerle ilişkileri ve siyasi faaliyetlerine ilişkin yasaklar kaldırılmış, idarenin dernek ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerine son verebilmesi zorlaştırılmış ve bu kararın 24 saat içinde yargıç onayına sunulması koşulu getirilmiştir. Kamu görevlilerine grev ve toplu sözleşme hakkı tanınmadan sendika kurma hakkı tanınırken, yükseköğretim eleman ve öğrencilerinin belli koşullarla siyasi parti üyesi olmalarının yolu açılmıştır. Bir yanda siyasi partilerin yurt dışında faaliyette bulunmaları, kadın ve gençlik kolları ve vakıf kurmalarına ilişkin yasaklar kaldırılırken, diğer yanda yeni sınırlamalar getirilmiştir. Siyasi partilerin eylem ve faaliyetleri de denetim altına alınmış, ticari faaliyet yasağı getirilmiştir. Partilerin kapatılmasında “odak olma” unsurunun tespiti Anayasa Mahkemesinin takdirine bırakılmış, kapatılan bir partinin başka bir ad altında kurulması yasaklanmıştır. Partinin kapatılmasına neden olan üyelere beş yıl süreyle başka bir partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olma yasağı getirilmiştir. Siyasi parti kapatma davalarında savunma hakkı için, Anayasa Mahkemesinin kapatılması istenen partinin genel başkanını veya onun tayin edeceği vekilini dinlemesi kuralı konulmuştur. Milletvekilinin parti değiştirmesinin milletvekilliğinin düşme sebebi olması kaldırılmıştır. Türk Siyasal Hayatı, Türk Siyasal Hayatında Anayasal Geçişler, Dr. Özen Ülgen ADADA, A.Ü.A.Ö.F. |
Yılmaz başkanlığındaki, Demokratik Sol Parti ve Çiller karşıtlarının kurduğu Demokrat Türkiye Partisi ile oluşturulan koalisyon Kasım 1998'e kadar sürdü. Yılmaz'ın, muhalefet tarafından yolsuzluk yaptığı ve "mafya" ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle verilen bir gensoruyla düşürülmesinin ardından, sicili temiz nadir siyasetçilerden biri olan Ecevit’in Ocak 1999'da bağımsızlarla koalisyona girdi. Koalisyonun görevi Türkiye'yi 25 Nisan 1999'daki seçimlere götürmekti. PKK (Kürdistan İşçi Partisi) lideri Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat'ta yakalanması ülkedeki milliyetçi havayı yükseltirken, aslında milliyetçiliğin yaklaşan seçimlerdeki ezici zaferini de garanti etmiş oldu.
Sosyal demokrasiden fiilen
vazgeçmiş olan Ecevit kendini coşkulu bir milliyetçi olarak yeniden yaratmıştı;
Milliyetçi Hareket Partisi ise aşırı milliyetçiliğini sergilemekten geri
durmuyordu. Seçim sonuçları siyasi bir deprem olarak betimlendi. Milliyetçiler
(DSP ve MHP) liberalleri (ANAP ve DYP) yaya bırakmıştı, çünkü seçmen Yılmaz ile
Çiller'in yolsuzluklarından ve atışmalarından usanmıştı. İslamcıların 1995'te
yüzde 19 olan oyları 1999'da yüzde 15,94'e düşmüştü, ama yerel seçim
sonuçlarının da gösterdiği üzere parti hala azımsanmayacak bir güçtü. Kürt yanlısı
HADEP ulusal düzeyde varlık gösterememişti, ama Güneydoğu Anadolu'daki
şehirleri almıştı. CHP ise, anlaşılan, seçmene hiçbir şey vaat edememiş ve
meclis dışı kalmıştı.
Cambridge
Türkiye Tarihi, Cumhuriyet Türkiyesi’nde Siyaset ve Siyasi Partiler, Feroz
Ahmad
Güncellendi
YanıtlaSil