Louis XV.
Birbirini kovalayan savaşlar sarayın israfları, imtiyazlıların hâlâ ödemekten kaçındığı vergilerin kötü dağılımı yüzünden doğan malî güçlüklere rağmen, XVII. yy. sonunda Fransa hiç de perişan durumda değildi. Büyük kıtlıkların ortadan kalkması sayesinde artan nüfus XVIII. yy. içinde 18 milyondan 26 milyona yükselmişti; 1726’da para değerinin dondurulması Antiller ile ticaretin artması sayesinde özellikle liman bölgelerinde kazançların düzenli bir şekilde yükselmesini sağladı.
Devletin yoksul kaldığı, buna karşılık ülkenin zenginleştiği bu Fransa’da toplum, geleneksel üç sınıf içinde aşamalanmıştı. İlk iki sınıfı meydana getiren rahiplerle soylular, siyasî ve iktisadi hayata, sayılarıyla ters orantılı bir rol oynamaktaydı. Bu iki sınıf zaten büyük güçlüklerle karşı karşıya bulunuyordu. Emlâk bakımından zenginliği, siyasî teşkilâtının güçlülüğü (karşılıksız bağışın rahipler kurullarınca kabulü), hukukî teşkilâtının sağlamlığı (özel mahkemeler) sayesinde devletin en önde gelen sınıfı olan rahipler ağır bir buhran geçirmekteydi: özellikle fiilî görev almış rahiplerde görülen meslekî istidatsızlık, yalnız yüksek rütbeli rahiplerin büyük soylular arasına alınması olaylarının gittikçe çoğalması yüzünden bunlarla aşağı dereceli rahipler arasında artan düşmanlık, öte yandan, soylular sınıfı bünye değişikliğine uğramaktaydı; asker soyluların, rahip soylular tarafından soğutulması veya ortadan kaldırılması; geçim darlığı içinde bezgin yaşayan küçük taşra soylularının yararlanamadığı gelir kaynaklarının (görevler, şeref yıllıkları) saray soylularınca kapışılması. Soylular sınıfı birtakım kastlar halinde dondurulmuştu (subay rütbelerini alabilmek için gerekli soyluluğun dört bölümü hakkında buyrultu, 1781); bu sınıf, yüksek soylular arasında beliren bazı geçici hürriyet heveslerine rağmen, bütün imtiyazlarını korumakta ve bunları genişletmek istemekteydi.
Buna karşılık, zenginliği, kültürü ve çalışkanlığıyla üstünlüğünün bilinci içinde olan burjuvalık, rakip sınıfı ortadan kaldırmağa hazırdı; halkın üstünde bir seviyeye yükselmişti. Şehirlerde zanaatçılık safhasını aşan sanayi tesisleri kuruyordu; bunların bünyesinde sayısı gittikçe artan işçi yoldaşlar, bir ayaklanma için hazır bir ordu meydana getiriyordu. Nüfusun yüzde 99'u köylü idi. Bu köylü, zengin çiftçiden kıtlık zamanlarında korkulu gezgin bir topluluk yaratan gündelikçiye kadar değişik yaşama şartlarına sahipti. Fakat genel olarak durumları biraz düzelmişti. Bu köylü imtiyazlarının toprağına göz dikmişti ve derebeylik rejimine toptan düşmandı. Yani burjuvaların yönettiği bu «Tiers états» (halk sınıfı) eski sosyal düzene karşı onlarla birlikte bir cephe kurmağa hazırdı.
Louis XVI’nın saltanatı (1774-1789)
Böylece, kendini halka
sevdirememiş son hükümdarın daha da ağırlaştırdığı oldukça gergin bir siyasî
hava içinde, bunun torunu olan Louis XVI tahta çıkıyordu. Bu dürüst bir kraldı,
fakat ne tecrübesi vardı, ne de iradesi. Bir Avusturya prensesi olan kraliçe Marie
Antoinette de, kralın kardeşleri Provence ve Artois kontları gibi reformlara karşı
koymaktaydı. Kralın amcaoğlu Orléans dükü ise hürriyetçi fikirlerin kahramanı
durumundaydı. Hükümdarın danışmanı Maurepas, efendisine çok iyi bakanlar buldu.
Bunların başta geleni genel murakıp Turgot idi. Tarımı tek zenginlik vasıtası
sayan fizyokratların yetiştirmesi olan Turgot, vakitsizce bir İktisadî
liberalizm denemesine girişti; hattâ derece derece birtakım meclisler aracılığıyla
kamunun iktidarla iş birliği sağlaması hayali peşindeydi (1774). Zarar gören menfaatler
birleşti. Turgot görevinden atıldı ve köklü reformlardan vazgeçildi (1776).
Turgot’nun yerine gelen banker Necker, Amerika’daki bağımsızlık savaşının
doğurduğu*masrafları birtakım borçlanmalarla karşıladı, bu hizmeti yüzünden de
çok sevildi. Fakat krallık bütçesinin yayımlanması, imtiyazlıları kızdırdı ve
Necker’in atılmasına sebep oldu (1781).
Genel murakıp Calonne 1783 ile 1786 arasında ordunun donatımını sağlamak ve Fransa’nın prestijini kurtarmak için bir dizi borçlanmalara girişti. Etkin bir dış siyaset küçük devletleri Fransa’nın çevresinde topladı. Fakat Amerikan Bağımsızlık savaşında İngilizlere karşı kazanılan zafer (Versailles antlaşması, 1783) Fransa’da hürriyet fikirlerinin yayılmasına ve bütçe açığının artmasına yol açtı. Calonne vergi eşitliğinin sağlanmasını teklif ettiyse de (1786) geç kalmıştı. Danışılan büyük imtiyazlıların bu tasarıyı reddetmeleri üzerine Louis XVI Calonne’u görevinden aldı. Bu malî buhran, Eden ticarî antlaşmasının (1786) sanayi alanında meydana getirdiği diğer bir buhran yüzünden daha da ağırlaştı. Bunun sonucunda işçi ücretlerinin düşürülmesi ve işsizlik, üstelik mahsulün de çok kötü oluşu, işçileri ilk fırsatta ayaklanacak duruma getirdi. Calonne’un yerine geçen Brienne, selefinin malî projelerini Paris parlement’ından geçiremedi. Parlement, Etats généraux’ya başvurdu. Lamoignon’un hukukî reformları parlement’ların kapatılmasına imkân verdiyse de imtiyazlılar halkı kralın memurlarına karşı isyana çağırdılar (1788).
Hocam bu yüzyılın detaylı anlatımı yok mu?
YanıtlaSilŞimdi oldu :)
YanıtlaSilçok teşekkür ederimm :))
YanıtlaSil