Hititler


HİTİTLER

Hitit Devleti’nin başkenti Hattuşaş’ta (Boğazköy) ele geçirilen çiviyazılı tabletler, krallığın kuruluşunu biraz destansı da olsa açıklamaktadır. Anitta Metni adı verilen bu tabletler grubunda, Kussara kralı Anitta’nın zaferlerinden söz edilir. Küçük prenslikler halindeki Nesa halkı Anadolu’nun siyasi anlamda birliğini sağlamak amacıyla zaman zaman birbirleriyle bile çatışmaya girmiştir.

Nesa kralı Pitana ile Kussara kralı Anitta’nın bu birliği sağlamak için ilk harekete geçenler olduğu anlaşılmaktadır. Anitta Metni’nden öğrenildiği kadarıyla, Kussara kralı Anitta, babasının ülkesini de alarak büyük bir güç haline gelmiştir. Anitta’nın Ullama, Harkluna, Hatti ve Zalpa ülkelerini ele geçirerek Nesa şehrini başkent yaptığı anlaşılmaktadır. Anitta’yla ilgili başka buluntular Kayseri Kültepe’de ve Yozgat Alişar’da ortaya çıkarımıştır. Arkeolojik ve filolojik çalışmalar sonucunda Nesa şehrinin Kültepe-Kaniş olduğu anlaşılmıştır.

Anitta’nın, Hattuşaş’ı nasıl aldı ise aynı tabletlerde şöyle anlatılmaktadır: «Hattuşaş şehri açlıktan kırılınca, tanrım Siu onu taht tanrıçası Halmasuit’e teslim etti. Ve ben bir gecede onu güçle aldım ve şehrin yerine yabani otlar ektim. Benden sonra kim kral olur da, Hattuşaş’ı yeniden iskan ederse, o Gökyüzünün Fırtına Tanrı’nın lanetine uğrasın.» Kralın lanetine rağmen 1. Hattuşili’nin Hattuşaş’ı başkent yapması şehrin stratejik konumuyla açıklanır. Anitta’yla Hattuşili arasında yaklaşık 100 yıl boşluk vardır; kral listeleri de olmadığı için bu boşluğu kapatmak mümkün değildir. Öldükten sonra tanrılaşan şan ve kendisine kurban sunulan kral ve kraliçeler listesinde de Anitta’nın adına rastlanmaz. Ancak, Hititlerin başka devletlerle yaptıkları anlaşmalarda ve herhangi bir olay üzerine yazılan tarihlerin giriş bölümünde o güne nasıl gelindiği çeşitli yönlerden anlatılır. 1. ve II. Hattuşili dönemlerine ait bu tür belgelerde kralların atası olarak «Kussaralı Adam»dan, yani Anitta’dan söz edilir. Ne var ki gerek 1. Hattuşili’nin saltanat dönemine ait yazılı belgelerde, gerekse Hurri kökenli kral Telepinu’nun ünlü Telepinu Fermanı’nda kurucu olarak Kral Labarna ve Kraliçe Tavananna’dan söz edilir. Telepinu Fermanı’nda «Ülke küçüktü, fakat sefere çıktığı her yerde düşman ülkesini güç kullanarak egemenliği altına aldı; denizi sınır olarak kabul etti» diye yazar. Ne var ki günümüzdeki araştırmalara rağmen bu konuda çözüm getirici bir bilgi elde edilememiştir. Hitit Krallığı’nın kurucusu 1. Hattuşili kabul edilmektedir.

KRALLIK DÖNEMİ

Hitit Devleti’ndeki arşiv belgelerine ve diğer buluntulara göre ilk kral 1. Hattuşili’dir. M.Ö. 1660-l630 arasında hüküm süren 1. Hattuşili döneminde, Toroslar’m ötesine, Kilikya ve Suriye’ye ulaşıldı. Sonra başa geçen Murşili’nin Kuzey Suriye ve Babil’e seferler yaptığı bilinmekle birlikte sonuçlan hakkında bilgi yoktur. Bu tarihten sonra tahta geçen krallar ve yönetimleri konusunda hemen hemen hiç bilgi bulunmamaktadır. Murşili döneminde başlayan iç karışıklıklar daha sonra artarak devam etti. Devletin elinde tuttuğu topraklar birer birer kaybedildi. MÖ 1535’te başa geçen Telepinu’ya kadar bu çöküş sürdü. Telepinu, getirdiği yasal önlemlerle hem iç karışıklıkları bir ölçüde durdurdu, hem de tahta çıkmayı kurallara ve koşullara bağladı. Sürekli akınarla büyük zararlara yol açan Kaşkalarla savaştı.

Konfederasyon biçimindeki krallığa bağlı küçük prensliklerden bazılarıyla andlaşmalar imzaladı. Hitit tarihi için çok önemli bir belge olan Telepinu Fermanı’nda, kendi yaptıklarını sıralarken devletin egemenliğini tehlikeye sokan iç karışıklıkları anlatır. Ayrıca kendisinden önceki kralların listesini verir. Vesayet kurumuna ve yönetim anlayışına getirdiği yenilikleri yine Telepinu Fermanı’nda görmek mümkündür. Ne var ki Telepinu’nun sağladığı bu huzurlu yıllar, kendisinden sonra gelen kralların yetersizliği nedeniyle çok kısa sürdü. M.Ö. 1500’den M.Ö. 1460’a kadar olan dönem bu yüzden karanlıktır.

HİTİT İMPARATORLUĞU
M.Ö. l460’ta başa geçen II. Tuthalya’yla birlikte Hitit Devleti için yeni bir dönem başladı. M.Ö.’de Yukarı Mezopotamya’da bir devlet kuran, kısa bir gerileme dönemi geçirdikten sonra, M.Ö. VI. yy’da yeniden eski gücüne kavuşan Mitanni Krallığı, imparatorluk olma sürecindeki Hitit Devleti’nin en korkulu düşmanıydı. Tuthalya Mitannilerin yanı sıra Hititlere karşı saldırılar düzenleyen Kaşkalarla da savaşmak zorunda kaldı. Halep şehrini geri alarak Mitanni Devleti’nin denetimini ele geçirdi; bu durum Hititlere önemli bir avantaj sağladı. Daha sonra tahta çıkan krallar döneminde ilerleme sağlanamadı. Tam tersine Kaşka saldırıları yoğunlaştı. III. Tuthalya’nın saltanatı sırasında Hattuşaş Kaşkalarca.yakılıp yıkıldı.

M.Ö. 1380’de tahta çıkanı Şuppiluliuma, Hititlerin yeniden güçlenmesini sağladı. İmparatorluğun sınırların, Kuzey Suriye, Fırat’ın batısı, Doğu ve Kuzey Anadolu’da genişletti. Kargamışı alarak oğlunu Halep kralı yaptı. Böylece güçlü Mısır ve Asur imparatorluklarına Hititlerin ağırlığını hissettirdi. Ancak oğlunun Mısır’da öldürülmesi üzerine Kuzey Suriye prensliklerini alarak, Güney Suriye’yle Filistin’e egemen olan Mısır’a gözdağı verdi.

1. Şuppilulima’nın ölümünden sonra karışıklıklar yeniden başladı, ancak yerine geçen oğlu II. Murşili kısa sürede duruma hakim oldu. MO 1339’dan 1306’ya kadar tahtta kalan II. Murşili, çoğunlukla anlaşmalar yaparak ve diplomasi yoluyla diğer devletlerle iyi ilişkiler kurdu. İmparatorluğun sınırlarını güvenceye aldı. Yine II. Murşili tarafından hazırlanmış olan anlaşmalardan, resmi ve Mısır ile Suriye’ye ilişkin belgelerden kendisinin ve babasının iktidarı hakkında önemli bilgiler edinilmektedir. Konfederasyondan ayrılmak isteyen Arzava ülkesiyle yapılan savaşlar bu dönemin en önemli olayıdır. Savaşlar sonucunda Arzava tekrar konfederasyona katıldı.

II. Murşili’den sonra tahta çıkan en büyük oğlu Muvatalli ayaklanmalar ve saldırılada uğraştı. Yoğun Kaşka saldırıları yüzünden Muvatalli’nin yönetim merkezini Dattaşa’ya taşıdığı bilinmektedir. Dattaşa’nın Adana yakınlarında olduğu tahmin edilmektedir. İmparator, kardeşi Hattuşüi’yi de başkentte, Hattuşaş’ta bıraktı. Muvatalli’nin bir başka amacı da Suriye’yi ele geçirmekti. Dolayısıyla oraya yakın bir bölgede bulunmak avantaj sağlayacaktı. Bu arada Hitit İmparatorluğu’nun güçlenmesinden kaygı duyan Asur ve Mısır imparatorlukları Hitit topraklarına saldırılar düzenlemeye başladılar. Asurlular Mitanni Devleti’ne saldırdılar. Mitannileri kurtaran imparator bu kez kendisinden yardım isteyen Amurru prensini bahane ederek Kuzey Suriye’ye giren Mısır’a savaş açtı. Mısır firavunu Il. Ramses ile Hitit imparatoru Muvatalli, 1299’da Mi (Orontes) Irmağı kıyısında Kadeş’te karşı karşıya geldiler. Savaşın sonucu konusunda net bilgiler yoktur.

Bir askeri ayaklanma sırasında öldürüldüğü ileri sürülen Muvatalli’nin yerine Urhi-Teşup geçti. Muvatalli’nin bir kapatmadan olan oğlu Urhi-Teşup, yönetim merkezini yeniden Hattuşaş’a taşıdı. Ancak yeni imparator daha çok huzursuzluk kaynağı oldu. Amcası Hattuşili’ye karşı ayaklandı. Yedi yıllık bir karışılıktan sonra yakalanıp öldürüldü. 

M.Ö. 1275’te III. Hattuşili adıyla tahta çıkan Hattuşili, barışçı bir siyaset izledi. Asurluların giderek tehlikeli olması Hitit ve Mısır imparatorluklarının anlaşmaya zorladı. Tarihte Kadeş Antlaşması adıyla bilinen anlaşmanın Mısır kopyası Mısır Karnak Tapınağı’nda, Hitit kopyası ise Hattuşaş devlet arşivinde bulundu. Kadeş Savaşı’yla ilgili bilgilere ise yalnız Mısır tapınaklarından Ebu Simbel, Karnak ve Luksor’da rastlanır. Kadeş Antlaşması sonrasında II. Ramses’in bir Hitit prensesiyle evlendiğini, bu evlilik onuruna Ebu Simbel’e dikilen taştan öğrenmekteyiz. Böylece her iki imparatorluk arasında sağlam bir barış kurulmuş olmaktadır. Hattuşili dönemi belgelerinde imparatorun mührü yanında bir başka mühür daha vardır. Hurrili bir rakibin kızı olan Kraliçe Pudu-Hepa bu mührün sahibidir. Kraliçenin yönetimde, iç ve dış siyasette oldukça etkili olduğu anlaşılmakta dır. Hattuşili Amurru Prensliği’ni de Mısır gibi evlilik yoluyla bağlaşığı haline getirdi. Kuzey Suriye’yi garanti altına aldı. Çünkü tampon devlet Mitanni Krallığı’nı ortadan kaldıran Asurluların önünde hiç engel kalmamıştı.

M.Ö. 1250’de tahta çıkan IV. Tuthalya, genç ve deneyimsiz olduğu için devletin zayıflayıp gücünü yitirmesinde en büyük etkendi. Toprak kayıpları, Anadolu’da başlayan ayaklanmalar, Kaşka saldırıarı devletin çöküşünü hazırladı. Deniz Halkları’nın göçleri ve Asurluların Fırat bölgesine saldırılan IV. Tuthalya döneminin diğer önemli olaylarıdır. III. Arnuvanda ve II. Şuppiluliuma’nın egemenlikleri döneminde de devletin çöküşü devam etti. Şuppiluliuma saltanatının Ege göçleriyle sarsıldığı bilinmektedir. Birçok prensliğin bağımsızlığını ilan etmesi toprak kayıpların hızlandırdı. Mısır kaynaklarından öğrenildiği kadarıyla Tuthalya’nın oğulları döneminde kıtlık ve kıyılara yapılan saldırılar devleti zorlamıştır. Hititlere ait son belge M.Ö. 1187’ye aittir. M.Ö.1180’de Frigyalılar tarafından başkent yakılıp yıkılarak Hitit İmparatorluğu’nun varlığına son verilmiştir.

GEÇ HİTİT PRENSLİKLERİ

Kitabı Mukaddes’te sık sık adı geçen Hititlerin, Geç Hitit şehir devletlerini kuranlar olması mümkündür. Frig istilasından kurtulan Hititler daha güneye çekilerek kavim-kabile temelindeki şehir devletlerim kurdular. Güney ve Güneydoğu Anadolu ile Kuzey Suriye topraklarındaki bu devletlerin siyasi tarihi hakkında Asur yıllıklarından bilgi edinilmektedir. Uzun süre Asur ve Urartu egemenliğinde kalan prenslikler II. Sargon döneminde (M.Ö VIlI. yy) Asur eyaleti haline getirildiler. M.Ö. VII. yy’ın başında da varlıklarını tümüyle yitirdiler. Tabal (Kayseri, Niğde, Nevşehir, Ürgüp çevresi), Gurgum, Kargamış, Zincirli (Malatya çevresi), Hattina (Antalya çevresi), Kue (Çukurova çevresi), Hilakku (Tarsus bölgesi) belli başlı şehir devletleridir.

Kaynak: Axis 2000




Geç Hitit Beylikler Dönemi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder