Avusturya 17.Yüzyıl



Reform hareketinin ortaya çıkması, işleri kolaylaştırmadı: tam tersine, ülkenin inançlarınıuzlaştırmak olanağı olmayan iki ayrı bloka ayrılmış olması, genel kargaşayı büsbütün artırdı. Her hü­kümdar veya prens işine gelen dini seçiyor, onu halkına kabul et­tiriyor ve ilkelerini savunmak için bir üniversite kuruyordu. İmpa­ratorluğun artık kendine özgü bir tarihi ve kaderi kalmamış, tari­hi de kaderi de Avusturya'nın tarihi ve kaderiyle birleşmişti. XVII. yy'ın başında Otuz Yıl Savaşı'nın kanlı çatışmalarını ve impara­torluğun daha da zayıflamasını hiçbir şey önleyememiştir. Öyle ki, Westfalen andaşmalarından sonra, imparatorluk kurumları toprak otoritelerinin (Landeshoheit) lehine varlıklarım yitirdiler.

Otuz Yıl Savaşları'nı izle­yen dönemde Avusturyalı siyaset adamları askeri çatışmalardan uzak kalmaya çalıştı­lar. III. Ferdinand'm ölümü üzerine ortanca oğlu Leopold, Fransa'nın karşı çıkmasına karşın imparator seçildi (1658). Fransa yan­lısı Batı Alman prensleri, Mainz başpisko­posunun önderliğinde Ren Birliği'ni kurdular. Polonya'nın düşmesini önlemek için Po­lonya ile İsveç arasındaki savaşa katılan Avusturya, İsveçlilerin Almanya'da ilerle­mesini önledi. Otuz Yıl Savaşları boyunca barışın egemen olduğu Osmanlı cephesinde 1660'larda Erdel yüzünden başlayan savaş, Vasvar Antlaşması'yla sonuçlandı ve Erdel'in yönetimi Osmanlı yanlısı Mihâly Apafi'ye bırakıldı (1664). Bir yıl sonra Tirol ve Vorlande'nin İmparator Leopold'e kal­masıyla Habsburg topraklarının ikinci bö­lünme dönemi (1564-1665) sona erdi.

Habsburg mutlakıyetçiliğinin yalnızca Protestanları değil, Katolikleri de ürküttüğü Macaristan'da, bazı soyluların Steiermark kontuyla birlikte düzenledikleri bir komplo önlenerek hareketin önderlerinden dördü asıldı. Bu olay üzerine Kuruzen (Haçlılar) Ayaklanması baş gösterdi.

Bu arada batıda Fransa kralı XIV. Louis'nin Felemenk'e girmesi üzerine, daha önce İngiltere, Felemenk ve İsveç'in yer aldığı Üç­lü İttifak dışında kalmış olan Habsburglar da savaşa katıldılar. Nijmegen Antlaşma­sı'yla (1679) Breisgau'daki Freiburg'u Fran­sa'ya vermek zorunda kaldılar.


Bunun ar­dından Macar ayaklanmasını başlatan İmre Thököly'nin yardımına gelen Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı orduları Avusturya üzerine yürüdü. İmparatorluk orduları Osmanlıları durdurmaya çalıştıysa da başarılı olamadı ve 17 Temmuz'da Viyana ikinci kez kuşatıl­dı. Kara Mustafa Paşa doğrudan saldırmak yerine, kentin surlan çevresinde mevzilenerek tüneller kazdırdı. Bu sırada yetişen Po­lonya kralı III. Jan (Sobieski), Bavyera, Saksonya ve Franken birliklerinin de başına geçerek Osmanlı ordularını bozguna uğrattı. Viyana'nm kurtulmasından sonra Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, Polonya ve Venedik arasında kurulan Kutsal Birlik, Osmanlılara karşı harekete geçti. 1685'te Neuhâusel, bir yıl sonra Buda geri alındı. 1687'de Macar Diefi Habsburglara Macar tahtı üzerinde veraset hakkı tanıdı. 1688'de Belgrad ve Erdel ele geçirildi, ama XIV. Louis'nin batıdan saldırması üzerine güçler buraya kaydırıldı ve Belgrad ile güneyde kazanılan topraklar 1690'da yeniden Os­manlıların eline geçti. 

Prens Eugene (de Savoie-Carignon) 1697'de Sente'de (Zenta) Osmanlı ordusunu büyük bir yenilgiye uğ­rattı ve 1699'da Karlofça Antlaşması'yla Macaristan, Erdel ve Slavonya'nm büyük bir bölümü Habsburglann eline geçti. Batı­daki savaş ise 1697 Rijswijk Barışı'yla nok­talandı.


Kaynaklar:
Meydan Larousse
Ana Britannica
Théma Larousse
Times Dünya Tarihi Atlası 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder