Avusturya 18. Yüzyıl



Kutsal Roma Germen İmparatorluğu
Habsburg Hanedanı, 18.Yüzyıl
XVIII. yy. da Avusturya için pek başarılı olmadı. İspanya'daki taht kavgaları sırasında (1701-1714) Fe-lemenk'i ele geçirdiyse de, Polonya (1733-1738) ve Avusturya veraset savaşları (1740-1748) ile Yedi Yıl savaşı(1756-1763)kötü sonuçlar doğurdu. Napoli krallığını Bourbon sülalesine kaptıran (1735) Avusturya, Friedrich II'nin de Silezya'yı almasına engel olamadı (1740). Bohemya her zaman baskı altında olduğu için, iç siyasette özellikle Macaristan sorunları ağır basıyordu. Giriştikleri bir ayaklanma hareketinin bastırılmasından sonra Macarlar Joseph I' e , Karl VI'ya , özellikle de onlarla 1741 anlaşmasını yapan Maria-Theresa'ya (1740-1780) bağlılık gösterdiler, Joseph II dönemindeyse (1780-1790), bu imparatorun özel siyaseti, Roma'yla çatışmasına yol açtı; üstelik merkezden yönetilen ve Almanlara dayanan bir yönetim kurmak istemesi, Macarların karşı çıkması,Felemenk'in de ayaklanması sonucunu doğurdu.
Leopold II (1790-1792) Macarlar arasında , huzuru sağladıysa da, Belçikalılar Devrim Fransası ordularına kapılarını açtılar. Fransa'ya karşı girişilen savaşlar boyunca sürekli yenilen Avusturya, Campo-Formio (1797),Lunéville (1801) ve Press-burg (1805) barışlarını kabul etmek, böylece İtalya ve Almanya' daki topraklarını elden çıkarmak zorunda kaldı.
İspanya Veraset Savaşı.İspanya kralı Habsburg soyundan II. Carlos, çocuğu ol­madığı için mülkünü XIV. Louis'nin torunu olan bir Bourbon prensine bırakmıştı. Av­rupa'da Fransız egemenliğinin yayılmasına karşı çıkan İmparator Leopold 1701'de sa­vaş açtı. Brandenburg ve Hannover'le bir­likte İngiltere ve Felemenk de imparatorun yanında savaşa katıldı. Bavyera ve Köln ise Fransa saflarına geçti. Bu kritik dönemde Macaristan'da II. Ferenc (Râköczi) ayak­landı. Ayaklanma Avusturya ordularını uzun süre meşgul etti. Râköczi bir ara Viya­na yakınlarına kadar ilerledi. Bavyera ordu­larının baskısı da Avusturya için tehlike oluşturuyordu. Sonunda 1704'te Marlboro­ugh dükü ve Prens Eugene komutasındaki İngiliz ve Avusturya orduları Fransız ve Bavyera kuvvetlerini yenilgiye uğrattı.

İm­paratorluk tahtında 48 yıldır oturan Leopold'ün ölümü üzerine, 1705'te yerine oğ­lu I. Joseph geçti. Avusturya safına katılan Savoie dükünün başkenti Torino 1706'da Fransızlardan geri alındı. Ertesi yıl Fran­sa'yla yapılan bir anlaşmayla Kuzey İtalya kazanıldı. Ardından İspanyollardan Güney İtalya alındı. İmparator ve müttefikleri İs-panyol Felemenki'ndeki savaşlarda da ba­şarılı oldu: Oudenaarde ve Malplaquet sa­vaşları kazanıldı, Lüle kenti ele geçirildi, ama İspanya'daki yenilgiler ve İngiltere'de­ki siyasal değişiklik ittifakı sarsmıştı. I. Joseph'in 1711'de, kızlarından başka vâris bı­rakmaksızın ölmesiyle durum daha da cid­dileşti. Aynı yıl Macaristan'daki ayaklanma güçlükle bastırılabildi. Râköczi Polonya'ya kaçtı; affedilen ayaklanmacılara din özgür­lüğü tanındı. İngilizlerin ittifaktan ayrılması üzerine, Habsburglar ve müttefikleri 1713'te Fransa'yla Utrecht Antlaşması'nı imzaladılar. Böylelikle İspanyol Felemenki Avusturya'ya verildi. Avusturya ayrıca İtal­ya'da Milano'yu, Mantova'yı, Mirandola'yı, Napoli Krallığı'nm bir bölümünü ve Sardinya Adasını elde etti.

Avusturya tahtının veraseti sorunu.İspan­ya'yı yöneten Habsburglann erkek vârisi olmayışı ve I. Joseph'in ölümü üzerine im­parator seçilen VI. Karl'ın ailenin son erkek üyesi oluşu ciddi sorunlar yaratmıştı. VI. Karl 1713'te Habsburg topraklarının bir bü­tün olarak yönetilmesini öngören bir fer­man çıkardı. Veraset Yasası (Pragmatische Sanktion) diye bilinen fermana göre, aile­nin erkek vârisleri olmaması halinde, başta imparatorun kızları olmak üzere ailenin ka­dın üyeleri tahtın vârisi olabileceklerdi. 1720 ve 1722'de iki kez ilan edilen ferman Habsburg egemenliği altındaki bütün top­raklarda, hatta Macaristan'da da tanındı. VI. Karl döneminin son yılları Veraset Yasası'nı öbür büyük güçlere onaylatma çaba­sıyla geçti.

Osmanlılar ve Bourbonlarla yeni sorunlar. İspanya Veraset Savaşı sırasında Osmanlı­lar ile Avusturya arasında bir sorun çıkma­dı, ama Venediklilerin Peloponnesos Yarımadasmdaki topraklarına ve İon Adalanna (Yedi Adalar) yönelik Osmanlı saldırıları üzerine, Avusturya duruma müdahale et­ti ve Osmanlılara savaş açtı. Osmanlı ordu­sunu Petervaradin Kalesi yakınlarında ye­nilgiye uğratan Prens Eugene, Temeşvar'ı, ardından Belgrad'ı ele geçirdi. Bunu izleyen Pasarofça Antlaşması'yla (1718) tarafların o andaki durumuna göre bir sınır çizilmesi kabul edildi. Buna göre Osmanlılar Banat'ı, Aluta'ya kadar Küçük Eflâk'ı, Kuzey Sır­bistan'ı, Belgrad'ı ve Kuzey Bosna sınırındaki bir toprak şeridini Avusturya'ya verdi­ler. Aynca Avusturyalıların çıkarlarına uy­gun bir ticaret anlaşması imzalandı.

Osmanlılarla savaş sürerken İspanyolların Sardinya ve Sicilya'ya asker çıkarmaları üzerine, İngiltere, Fransa ve Felemenk ile Dörtlü ittifak kuruldu. İngiliz donanmasına yenik düşen İspanyollar geri çekildiler. Karl, Sardinya'yı Savoie'ya bıraktı, Sicil­ya'yı kendisi aldı, buna karşılık İspanya Bourbonlannı tanımayı kabul etti. Dörtlü İtti­fak ve Pasarofça Antlaşması sayesinde Habsburglar en geniş sınırlarına ulaşmışlar­dı, ama bu topraklarda ulusal, kültürel, eko­nomik ya da anayasal bir bütünlükten söz etmek olası değildi.

Öte yandan deniz ticareti, denizlerde ege­men olan devletler arasında sorunlar yaratmaktaydı. Başlangıçta Hindistan ticaretini başarıyla yürüten ve bu yüzden tepkiyle karşılanan Ostend Şirketi için Felemenk ve İngiliz sömürgeleriyle ticaret yapmanın ötesinde yollar arayan VI. Karl, İspanya'yla anlaştı. Fransa, İngiltere ve Prusya ise buna karşı birleştiler. Rusya'nın da Habsburglarla birlik olması üzerine, Prusya saf değiştir­di. Beliren savaş tehlikesi Soissons Kongresi'yle engellendi. Kongrenin ardından İs­panya İngiltere, Fransa ve Felemenk'le an­laştı. Sonunda Avusturya Ostend Şirketi'ni kapattı. Öte yandan İngiltere 1731'de, im­paratorun, tahtın vârisi olan kızı Maria Theresia'yı büyük toprak sahibi bir hükümdarla evlendirmemesi koşuluyla, Veraset Yasası'nı tanımayı kabul etti.

Bu arada Polonya tahtının veraseti sorunu ortaya çıktı. Fransa'da Bourbonlar, ölen kralın Avusturya, Prusya ve Rusya tarafın­dan desteklenen oğlu III. August'un tahta çıkmasına karşıydı. Rusya'nın Polonya'ya girmesi üzerine, Fransa Avusturya'ya sal­dırdı. İşe Lonaine dükü (sonradan Toscana arşidükü) Franz Stephan'ın María Theresia'yla evlenmesi sorunu da karıştı. Fran­sa'nın Lorraine topraklannda gözü vardı. Fransa, Sardinya ve İspanya'nın birlikte aç­tıkları savaşta (1733) Avusturya ordusu İtalya cephesinde yenildi. İspanyollar Na­poli ve Sicilya'yı ele geçirdiler. Avusturya, Viyana görüşmelerini izleyen antlaşmayla (1738) Napoli ve Sicilya'yı Bourbonlara bı­raktı, karşılığında Parma ve Piacenza'yı al­dı; Franz Stephan'a vârisi olduğu düklükten vazgeçmesi koşuluyla Toscana vaat edildi. Bunlara karşılık Fransa da VI. Karl'ın Ve­raset Yasası'nı kabul etti.

Osmanlı-Rus Savaşı'na kötü bir komuta altındaki yetersiz ordulanyla 1737'de katı­lan Avusturya, iki yıl süren bu savaşın bede­lini pahalı ödedi. Pasarofça Antlaşması'yla kazandığı topraklann çoğunu, ama daha da önemlisi saygınlığını yitirdi.


Fransa'yla mücadele, 1792-1815.Habs­burglar Fransa'nın açtığı savaşı izleyen yak­laşık çeyrek yüzyıllık mücadelelere bir ölçü­de topraklarının coğrafi konumu, bir ölçüde de Franz'ın Kutsal Roma-Germen impara­toru sıfatını taşıması nedeniyle Avrupa'daki öbür büyük güçlerden daha yoğun biçimde katıldılar. Avusturya temelde devrimci düşüncenin yayılmasına karşı savaşıyordu. Prusya, İspanya ve Portekiz de Avustur­ya'nın yanına geçtiler.

I. Koalisyon Savaşları (1792-97) olarak bilinen bu savaşların başlamasından bir süre sonra Polonya'yı üçüncü kez paylaşma hazırlıklan içindeki Prusya ittifaktan çekildi. Avusturya, Fransız devrim ordulanyla Felemenk ve Ren bölge­lerinde savaşırken, genç Napoleon Avus­turyalıları İtalya'da yenilgiye uğrattı ve Alpler'i geçerek Kärnten ve Steiermark'a girdi. Habsburglar 1797 Campo Formio Barışı'yla Avusturya Felemenki'ni ve Lombardiya'yı bırakırken, parçalanan Venedik Cumhuriyeti'nin bir bölümünü aldılar. Ay­nca Ren'in batı kıyılan da Fransa'ya bıra­kıldı. Bu arada 1795'te üçüncü ve son kez bölünen Polonya'nın Batı Galiçya toprakla-n Avusturya'ya bağlandı

Koalisyon Savaşlarının devamı için 19. Yüzyıl Avusturya sayfasına bakınız.


Reformlar ve geriye dönüş, 1740-1815.Habsburgların aydınlanma dönemi, Maria Theresia ile oğullan II. Joseph ve II. Le-opold'ün imparatorluğu yönettikleri yıllar­dır (1740-92). Gerçekçi ve tecrübeli Maria Theresia geleneklere aykırı düşmeyen bir rejimden yanaydı. II. Joseph daha soyut ve ilerici ilkeler doğrultusunda reformlar yap­tı. II. Leopold de kısa hükümdarlığı sırasın­da Joseph'e yakın bir tutum benimsedi. Oğ­lu Franz'ın (hd 1792-1835) tutucu, hatta ge­rici eğilimleri ise dönemine egemen olan karşı devrimci havadan kaynaklanıyordu.

Yönetsel reformların temel ilkesi, feodal malikâneler sistemini kamu hizmeti kural-lanna dayalı yarı bürokratik bir yönetim bi­çimine dönüştürmekti, ama Maria Theresia yalnızca görünüşte feodal yapının korun­masından yanaydı. Böylece taşra yönetimi yerel malikâne temsilcilerine bırakıldı, imparatorluk düzeyinde ise eski devlet şansölyeliği içişlere ve dışişlerine bakmak üzere ikiye aynldı. Aynca soylulardan ve yüksek devlet memurlanndan oluşan bir danışma kurulu ve merkeze bağlı bir ticari işler da­iresi oluşturuldu.

Hukuk alanında Maria Theresia soylula­rın toprakları üstündeki ataerkil adalet uygulamalarına bazı kısıtlamalar getirdi, ama işkenceyi yasaklamayı erteledi. II. Joseph adli sorunlar, özellikle medeni hukuk konu­sunda annesinden daha ileriydi. İzlediği ya­rarcı felsefe gene de katıydı, ama 1811'de yetkin bir medeni kanun hazırlattı. Mali ko­nularda ise, soylulara ve din adamlanna ta­nınmış olan vergiden bağışıklık gibi pek çok ayrıcalık kaldmldı. Zanaatçı loncalannm özellikle çıraklık konusundaki sıkı kurallan gevşetildi. Köylülere devlet yardımı artınl-dı, yeni topraklara yerleşenlere kolaylıklar tanındı. VI. Karl'ın merkantilist ekonomi politikalan yerini fizyokrat ve nüfusçu ku­ramlara bıraktı. Artık ulusal zenginlik de­ğerli madenlerle değil, eğitilmiş işgücüyle ölçülüyordu. Lüks ithal mallanna uygula­nan yüksek gümrükler kaldmldı, özel giri­şim desteklendi.

Maria Theresia döneminde toprağa bağlı köylülerin yükümlülükleri Avusturya tari­hinde ilk kez kesin olarak tanımlandı. Top­rak sahibi soyluların aynı zamanda yerel yö­netimin başı olmalarından doğan ikili ko­numları merkezi denetim altına alındı. II. Joseph daha da ileri gidip 1781'deki bir ya­sayla serfliği kaldırdıysa da, II. Leopold bu reformu uygulamadı.

Maria Theresia en önemli reformu eğitim alanında gerçekleştirdi. İlköğrenimi zorun­lu hale getirdi, ayrıca orta sınıftan kentli ço­cuklara meslek eğitimi veren ve öğretmen yetiştiren okullar açtı. Radikal düşüncelere pek güvenmediğinden yükseköğrenim ko­nusunda daha tutucu davrandı, ama biri soylu gençleri kamu hizmeti için eğiten, öbürü orduya subay yetiştiren iki yükseko­kul kurdu. II. Joseph'in yararcı amaçlan ka­mu görevlisi yetiştirmek dışında eğitime katkıda bulunmasını önledi. Onun döne­minde kaldırılan devlet sansürü ise Franz tarafından yeniden yürürlüğe kondu.

Dinde reform konusunda annesini izleyen Joseph, sofu denecek kadar dindar olmak­la birlikte, kilise işlerinin devlet denetimin­de yürütülmesinden yanaydı. 1781 Hoşgö-rü Fermanı'yla ve manastırlara ilişkin re­formlarıyla annesinden daha ileri gitti, Pro­testanlara ve Musevilere çeşitli haklar tanı­dı. Aynca Roma'dan bağımsız bir Avustur­ya devlet kilisesi kurmak gibi gizli bir emel de besledi. Tarım, sağlık hizmetleri ya da eğitim gibi kamu yaranna yönelik etkinlik­lerle uğraşanlar dışında din kuruluşlarının lağvedilmesi gerektiğine inanan II. Jo­seph'in döneminde, Avusturya'daki manastırlann üçte biri ortadan kalktı, mülkle­ri ve gelirleri yerel kiliselerin emrine veril­di. Joseph bütün imparatorluk topraklann-da merkezi yönetim kurma çabalarında ba-şanlı olamadı. Özellikle Almancayı Maca­ristan'ın yönetim dili yapmaya çalışması tepkiler doğurdu ve Macar milliyetçiliğini körükledi. Leopold tahta geçtiğinde, Maca­ristan'ın imparatorluk içinde ayrı bir birim olduğunu yeniden kabullenmek zorunda kaldı.

Kaynaklar:
Meydan Larousse
Ana Britannica
Théma Larousse
Times Dünya Tarihi Atlası 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder