Birçok önemli yol ayrımına ev sahipliği yapan İber yarımadası, Avrupa ile Afrika, Akdeniz ile Atlantik okyanusu, Avrupa ile Atlantik ülkeleri arasında bağlantılar sağlar. İspanya'nın Afrika'yla bağlantısı tarihöncesi çağlara kadar uzanır. Ortaçağda İspanya'nın büyük bölümü Müslümanların kontrolü altındayken, Kuzey Afrika ülkeleriyle kurulmuş yakın ilişkiler iyice yoğunlaşmıştı. Günümüzde bile İspanya, Avrupa'ya göç etmek isteyen Afrikalıların tercih ettiği ülkedir. İspanya ile Avrupa'nın geriye kalan ülkeleri arasındaki ilişkiler de güçlüdür. Tarih ve coğrafya tarafından belirlenmiş olan bu ilişkiler, sonrasında Avrupa Birliği bağlarıyla daha da geliştirilmiştir. · İspanya'nın Latin Amerika'yla bağları XV. yüzyılın sonlarındaki keşifler ve imparatorluk kurma dönemine kadar uzanır; İspanya bugün e Avrupa ile Latin Amerika arasında önemli bir bağlantı oluşturmaktadır. İki kıta arasında en çok uçuş yapılan ülkedir; İspanya'nın Latin Amerika'da diğer herhangi bir Avrupa ülkesinden daha fazla yatırımı vardır ve Avrupa'da en çok Latin Amerikalı göçmenin bulunduğu ülkedir. Tüm dünya için İspanya önemli bir turizm merkezidir. Dünya Turizm Örgütü'ne göre, 2007'de İspanya turist sayısı bakımından dünyada ikinci sırada yer almıştı ve o yıl İspanya'ya 59,2 milyon turist gelmiştir. Bu rakam, ülkenin yaklaşık 45 milyon olan nüfusuyla karşılaştırıldığında, seyahat, taşımacılık ve döviz açısından İspanya'nın sürmekte olan öneminin açık bir göstergesidir.
Tüm bu coğrafi terimler karmaşık bir geçmişe sahiptir. Yarımadanın tamamını Yunanlar "İberya", Romalılar ise "Hispanya" olarak adlandırmıştır. Roma İmparatorluğu'nun yıkılışı ile XVIII. Yüzyıl arasındaki dönemde "İspanya" sözcüğü, siyasi bir gerçeklik olmaktan çok, kabul görmüş bir terim niteliğindeydi; ayrıca bu toprakları ve üstünde yaşayanları anlatan başka terimler de ortaya çıkmış ve bir süre sonra kaybolmuştu. Müslümanlar İspanya'yı ellerinde tutarken, kontrol ettikleri bölgeye "Endülüs" adını verdiler. Burası, İslami kontrolün zayıflayıp giderek yok olması nedeniyle haritası değişkenlik gösteren bir bölge oldu. Ortaçağda Yahudiler ülkeye "Sefarad" adını vermişti.
Ortaçağ dönemlerindeki Hıristiyan İspanya'da bir dizi krallık ve daha küçük yönetim birimleri vardı. Kastilya ile Aragon bu krallıklardan en önemlileriydi ve ortaçağ sona ererken yarımadanın büyük bölümünü kontrol eder duruma gelmişlerdi. Başlarında bulunan Kastilya kraliçesi Isabel ile Aragon kralı Fernando'nun evlenmesi, İspanya'nın modern tanımının başlangıç noktasını oluşturdu. XVIII. yüzyıldan bu yana İspanya'nın siyasi coğrafyası neredeyse hiç değişmemiştir: İber yarımadasının Portekiz dışındaki kısmı, Andorra ve Cebelitarık. Modern çağdaysa, çoğu yazar bütün olarak yarımadayı Yunanca "İberya" sözcüğüyle, İspanya'yıysa Romalıların kullandığı "Hispanya" sözcüğünden gelen "İspanya" sözcüğüyle anmıştır. Diğer bir deyişle, Yunan ve Roma döneminde, her iki sözcük de yarımadanın tamamı kast edilerek aynı anlamda kullanılmış olsa da, günümüzde artık İspanya ve İberya terimleri aynı şey değildir.
Portekiz'in bağımsız bir krallık durumuna gelmesi de tarihi gelişmeler ve tesadüflerin bir sonucudur. Ortaçağın sonlarına doğru, yarımadanın batı kısmındaki gelişme büyük oranda kuzeybatıdaki Galiçya'dan fethetmek amacıyla ve göçmen olarak gelenler tarafından gerçekleştirilmişti; bunların başında da Leôn kralı vardı. XII. yüzyılda, Portekiz kontu Afonso Henriques, Portekiz'in bağımsızlığının ve onun kralı olarak kendi statüsünün papalık tarafından tanınması için çaba gösterdi. Bununla birlikte, Portekiz'in İspanya'yla birleşebileceği birçok durum da ortaya çıkmıştı. XIV. yüzyıldaki bir Kastilya istilası başarısız oldu. Isabel ve Fernando, XV. yüzyılın sonlarıyla XVI. yüzyılın başlarında Portekiz'de egemen olan hanedanla, evliliğe dayanan bir ittifak sağlamıştı ve bu da yarımadanın birleşmesiyle sonuçlanabilirdi; ama eşlerin ölümü bu çabanın da sonu oluyordu.
İspanya kralı II. Felipe'nin 1580'de Portekiz tahtını ele geçirmesinin ardından 1640 yılına kadar hem İspanya hem de Portekiz, Habsburg hanedanı tarafından yönetildi. 1640'ta Portekiz'e nihayet bağımsızlığını kazandırıp İspanya'ya karşı direnişi kutsallaştırarak Portekiz'in ulusal kimliğinin bir parçası haline getirecek bir ayaklanma başladı. Özetle, İberya'nın uzun tarihi boyunca İspanya ile İberya nadiren aynı toprak parçası durumuna gelmiştir. İspanya, sınırları sürekli değişen bir dizi krallık ve bölgeye ilişkin teorik bir kavram veya kabul görmüş bir terimdir. Günümüzde, bölgesel siyasi hareketlerin liderleri kendi modern tanımlarını oluşturmak için antikçağ ve ortaçağdaki atalarına bakmak yerine, İspanya kavramının bölünmez bir yapı olduğunu iddia etmektedir.
Bölgenin bu karmaşık yapısının bir sonucu olarak, İberya her zaman birden çok etnik kökeni, dinsel inancı ve kültürü barındırmıştır. Modern bölgeciliği izlemenin bir yolu, yarımadada hem geçmişte konuşulmuş hem de günümüzde konuşulan farklı dilleri incelemekten geçiyor. Yarımadada konuşulan dillerin çoğu Latinceden türemiş ve "Roma" dilleri olarak adlandırılan dillerdir. Bu elbette ki Hispanya'da yüzyıllarca süren Roma istilasından ve hükümranlığından kalan bir mirastır. Bugün, İber yarımadasında yaşayanların ve tüm dünyada İspanyolca konuşanların büyük bölümü, ortaçağda Kastilya'da konuşulan dilin günümüzdeki devamı olan Kastilya dilini konuşmaktadır. İspanyol olmayanların çoğu bu dili "İspanyolca" olarak adlandırmaktadır. Amerika kıtasında ve Filipinler'deki İspanyol İmparatorluğu'na dek ihraç edilmiş olan bu dil, Çince ve İngilizceden sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. XX. yüzyılın ortalarındaki Francisco Franco rejimi, İspanyolcayı (veya Kastil dilini) İspanya'daki tek dil haline getirmeye çalışmıştı; ancak dilsel kimlik bu baskı rejimi sırasında korunmuş, tanınma ve özerklik için yürütülen bölgesel mücadelelerin güçlü bir kısmını oluşturmuştur.
Yarımadada konuşulan diğer Roma dillerinden olan Portekizce Portekiz'in resmi dilidir ve onun yakın kuzeni olan Galiçya diliyse Galego) kuzeybatı İspanya'da yeniden canlanmakta, yerel radyo ve televizyon kanallarında konuşulup yayıncılık sektöründe de kullanılmaktadır. Katalunya'da yaşayan birçok kişinin anadili olan Katalan dili de eğitimde ve medyada öne çıkmaktadır. Katalanca, ortaçağda Fransa'nın güneyinde konuşulan Oksitan diliyle (Langue d'Oc) yakından ilişkilidir. Ortaçağda, Katalanlar Valencia ve Balear Adaları'nı fethederken dillerini de bu bölgelere taşımışlardı; hatta günümüzde bu bölgelerde konuşulan dil Katalancadan birazcık farklı olsa da yakından ilişkilidir.
Roma dillerinin dışında, İspanya tarihinde öne çıkan başka diller de olmuştur. Bunlar arasında en sıradışı dil, tarihöncesi zamanlardan beri konuşulan, Avrupa'nın en eski dillerinden biri olan Baskçadır (Euskara). XIX. yüzyılda daha az konuşulur duruma gelince, Basklı aydınlar bu dilin kullanımını canlandırmış ve daha önce sahip olmadığı yazılı bir biçim geliştirmişlerdir. O zamandan bu yana, Baskçanın kullanılması, Bask milliyetçiliği ve İspanya devletine karşı sürdürülen çeşitli düzeylerde özerklik arayışlarıyla ilişkilendirilmiştir. O bölgedeki milliyetçi hareketin en aşırı unsuru olan ve adını Bask dilindeki Euskadi Ta Askatusana (Anavatan ve Özgürlük) sözcüklerinin baş harflerinden alan ETA, İspanya'dan tümüyle bağımsızlığı amaçlamakta ve 1968'den beri terör ve zorbalık da içeren eylemler yürütmektedir.
Arapça İberya'ya VIII.
yüzyıldaki Müslüman fetihleri sırasında gelmiş ve Endülüs'ün siyasi
seçkinlerinin dili olarak kalmıştır. İspanya'nın bazı bölgelerinde XVII.
yüzyıla kadar varlığını sürdürmüş olan Arapça, Kastil dili ve yarımadadaki
diğer Roma dilleri üzerinde güçlü bir etki bırakmış ve Avrupa'daki tüm dillere
"algebra" [cebir] ya da "zenith" [semtürre's/başucu] gibi
sözcük katkılarında da bulunmuştur. Günümüzde, Kuzey Afrika'dan ve İslam dünyasının
diğer bölgelerinden Müslümanların buraya göç etmesi ve bazı İspanyolların
İslam dinine geçerek Kur'an diliyle tanışması sonucundaysa Arapça İspanya'ya
geri dönmektedir.
Yüzyıllar boyunca,
ortaçağda İspanya'da oluşan Yahudi cemaatlerinin ortak dili İbranice olmuştu
ve bu dil hem Arapçayı hem de Roma dillerini etkilerken, aynı şekilde kendisi
de onlardan etkilenmişti. XV. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Yahudilerin
sürülmesiyle varlığını büyük oranda yitiren veya gizli konuşulur hale gelen
İbranice, Fas'ta ve Kuzey Afrika'nın diğer bölgeleriyle Ortadoğu'da Yahudi
topluluklarının oluşmasıyla birlikte, XX. yüzyılın ortalarından itibaren
İspanya'ya dönüş yapmıştır.
İberya'nın çeşitli
tarihsel dilleri, bölgesel farklılığın diğer yönlerinin güçlü bir anımsatıcısı
olarak da işlev görür.
İspanya’nın Kısa
Tarihi, William D.Phillips, Jr. Carla Rahn Phillips, Boğaziçi Üniversitesi
Yayınlar
Gotlar ile Kuzey halkları, Asturya
Krallığı ile Toledo Vizigot Krallığı arasındaki devamlılık çok uzun yıllardan beri
tarihyazımı alanında tartışma konusu olmuştur. Geleneksel olarak hem Asturya
halkının hem de Aragon ve Kastilya halklarının Vizigotlardan çok önemli
siyasi ve kültürel gelenekleri devraldığı ve reconquista, yani "yeniden
fetih" hakkını bunların üzerine kurdukları vurgulanmıştır. Arap
istilasının sonuçlarından biri Latinleşmiş Gotların kuzeye doğru kaçışı
olmuştur ve bölge halklarının Müslüman istilasına tepkilerini belirleyen de
bu Vizigot aristokrasisidir.
Güneyden gelen Gotların arasında,
yarı efsanevi bir figür olup Asturya'm ilk kralı seçilen Pelayo (?-737)
vardır. Ancak bu devamlılık günümüzde pek vurgulanmamaktadır. Bu bölge, sonraki
dönemlerde ortaya çıkan efsanelerde anlatılanların tersine, başlangıçta Got
Krallığı'nm halefi olarak değil, Asturyalılarla Gantabria halkının ortak bir
hareketi sonucunda ortaya çıkar.
Dolayısıyla Gotlara ait sayılabilecek özellikler, daha
güneyde bulunan ve Vizigot dünyasında daha yakın özelliklere sahip olan Lugo,
Astorga, Leon ve Oca gibi şehirlerin fethedilip krallığa katılmasından sonra olgunlaşacaktır.
Artık Asturya- Leon özelliği kazanmış olan krallık, bu dönemden itibaren Got
geçmişiyle hukuk ve âdet açısından daha büyük devamlılık sağlamaya çalışır.
Krallığın yeni başkenti olan Leon'da hayat, Vizigot yönetimindeki Toledo'yu örnek
alır; güney fethedilmeye devam edildikçe de Gotlarla "devamlılık" efsanesi
giderek gelişecektir.
Ortaçağ, Asturya’daki Hristiyan Krallıklar,
Giulio Sodano
|
Katalunya'nın bir ulus olarak resmen doğum
tarihi, genellikle 988 yılı olarak kabul edilir; Kont Borrell'in, Arap
işgalcilerin 800 yılı civarında Oksitanya'ya yönelik tehdidini bertaraf
edebilmek için güneydeki bu cephenin topraklarını ve sakinlerini koruması
altına alan Karolenj İmparatorluğu'yla bağlarını sonunda kopardığı tarihtir
bu. 9. yüzyılın sonlarına doğru, Fransız kralı Arap işgaline karşı başarılı
bir mücadele veren Kont Guifreel Pelos'a Barcelona, Urgell, Cerdanya-Conflenf
ve Girona bölgelerini vermişti. Pelos'un torunları, Fransız kralı tarafından
atanması gerekmeyen, kendi haklarına sahip kontlar oldular ve 12. yüzyılda
Katalunya olarak anılacak bölgede Casal de Barcelona'nın egemenliğini
kurdular. Dolayısıyla Hıristiyan İspanya'nın büyük bölümü, Kastilya ve Leon
krallığının kuruluşu sürecinde, sekiz yüzyıl boyunca Araplara karşı
"Yeniden fetih" savaşlarıyla uğraşırken, Katalunya, 8. ve 9.
yüzyıldaki Arap işgali döneminin ardından Karolenj kökenlerinden sıyrıldı ve
13. yüzyılla 15. yüzyılın ortaları arasında bir Akdeniz imparatorluğu oldu.
Mallorca ( 1229), Valencia (1238), Sicilya (1282), Atina dahil Yunanistan'ın
bir bölümü (1303), Sardinya (1323) ve Napoli'nin yanı sıra Pireneler'in
ötesindeki Fransız topraklarını, ayrıca da Roussillon ile Cerdagne'ı kapsıyordu.
Katalunya ciddi bir tarımsal iç bölgeye sahip
olsa da, aslında kuzey İtalya'da ticaretle uğraşan cumhuriyetlere benzer
şekilde soyluların ve kent tüccarlarının ittifakıyla yönetilen ticari bir
imparatorluktu. Kastilya'nın askeri gücünden kaygılanan gururlu Katalanlar,
1137' de Aragon krallığının birleşme teklifini kabul ettiler. Ne var ki
imparatorluğa dönüşmekte olan Kastilya ile gönüllü birleşmesinden çok sonra,
15. yüzyılda Katalunya, Valencia ve Aragon kralı Fernando ile Kastilya
Kraliçesi Isabel'in evlenmesi sonrasında bağımsız siyasi bir oluşum olarak
ortadan kalktı.
Enformasyon Çağı, Kimliğin Gücü, Manuel Castells,
Bilgi Üniversitesi Yayınları
|
Meydan Larousse
Ana Britannica
Théma Larousse
Axis 2000
İspanya'nın Müslümanlar Tarafından Fethi ve yeniden Hristiyan Krallıklara Dönüşmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder