Hurri Mitanni devleti



Kendilerine ait kaynaklardan çok, ilişkide bulundukları Sümer, Akad, Mısır, Ugarit ve Hitit yazılı belgeleri vasıtasıyla siyasal ve kültürel yapıları üzerine bilgiler edinebildiğimiz Hurrilerin bütünsel ve tutarlı bir şekilde ortaya konulabilen siyasal tarihlerinden söz etmek mümkün değildir. Bir başka deyişle, Hurrilerin siyasi tarihini kendi kaynaklarından değil de kimi zaman kendileriyle dost kimi zaman ise kendileriyle düşman olan başka kavimlerin kaynaklarından öğrenmekteyiz. Bu durumun başlıca nedenleri ise; Hurri dilinin tam olarak çözülememiş olması, başkentleri Vaşukkanni’nin (Ṷašukanni) henüz bulunamaması ve Hurrice belgelerin buluntu yerlerinin çok çeşitli olmasıdır. Hurri tarihinin MÖ 1550’den öncesi tamamen karanlık bir dönemdir. Nursel Arslantürk, Aktüel Arkeoloji



Hurriler Doğu Anadolu’da İÖ 3. binyılda ortaya çıkan bir halktı. Hititçe metinlerde hurili olarak tanımlanan dilleri (Hurrice) ne Sami, ne Hint-Avrupa ve ne de Eski Doğu dil gruplarından birine girmekteydi. Tek akrabalığı, kendi gibi bitişken (agglutine) bir yapısı olan Urartu diliyleydi. Yakındoğu’ya İÖ 3000 yıllarına doğru büyük çaplı göçmen grupları halinde Kafkasya’dan girdiklerine inanılır. İlk Tunç Çağı’ndaki Erken Transkafkasya ya da Kura-Aras kültürünün, bu halkın en erken göçleriyle ilişkili olduğu sanılır.

Hurriler ile ilgili en son araştırmalar, gerek dil ve gerekse arkeolojik buluntulara dayanarak bu kavmin anavatınının Kafkasya veya daha büyük bir ihtimalle Transkafkasya'da, yani Van Gölü, Ağrı Dağı ve Hazar Denizi arasındaki bölgede olduğunu göstermiştir; bu bölgeye Doğu Anadolu mutlaka dahil edilmelidir. Hurriler bu dağlık bölgede M.Ö. 3. binyılın sonlarına kadar kendileriyle çok yakın akraba olan Urartülarla birlikte oturmuşlardır. En geç 3. binyılın ortalarından itibaren güneye göç etmeye başlamışlardır. Hurriler ve Hurri Tarihi Kültürü ve Arkeolojisi, Prof.Dr.Ahmet Ünal, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Konferansları, 1997

 

İÖ 3. binyılın sonlarında Yukarı Mezopotamya’dan Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz yöresine doğru yayıldılar ve buralarda küçük devletçikler oluşturdular. Orta Anadolu’da Eski Hitit Dönemi tahtının entrikalarla zayıfladığı İÖ 16. yüzyılın sonlarında birleşerek Mitanni Devleti’ni kurdular. Bu devlet doğuda Kerkük (Arrapha) bölgesinden batıda Akdeniz’e değin uzanıyordu. Başkenti, yeri henüz bilinmeyen fakat Mardin yöresinde olduğu anlaşılan Wassukanni idi.

Kuzey Mezopotamya’da Teli Fecheriye, Teli Brak, Şagir Bazar, Teli el Rimah, Nuzi, Teli Şimşara (eski Susarsa), Basmusian; Suriye’de de Antakya yakınlarındaki Teli Açena (eski Alalah) başta gelen yerleşme yerleri arasındadır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Hurrilerin oluşturduğu devlet, Hint-Ari adı taşıyan Suttarna, Parrattarna, Tusratta, Saustatar, Mattiwaza vb. krallarca yönetiliyor; Mitra, Varuna, îndrave Nasatya gibi Hint tanrılarına tapılıyordu. Bu dünün azınlıktaki yönetici sınıfın Hint-Ari kökenli olduğuna işaret eder. Bu soylu yönetici sınıf çoğu kez Mariyanni olarak adlandırılıyordu. Bunların yanında Hurri kökenli Fırtına Tanrısı Teşup ve eşi Hepat, panteonun en önde gelen tanrılarıydı.

Hanigabalt da denen Alitanni, büyük krala vergi ve asker verme yükümlülüğü ile bağlı, yarı bağımsız birçok boy ve küçük prensliğin oluşturduğu gevşek bir devlet biçimiydi. Bu prensliklerden en tanınmışları, batı uçtaki Mukiş, Ama’u ve Niya ile, doğu uçtaki Assur ve Arrapha idi. Bu devlet Kirta’nın oğlu I. Suttarna ile Parrattama ve onları izleyen ardılları döneminde gelişti.

İ.Ö. 2. binyılın ikinci yarısı içinde bir ara Önasya’nın Mısır’dan sonra ikinci büyük siyasal ve askeri gücü haline geldi. Ancak Mısır ve Hitit gibi iki büyük imparatorluk arasındaki konumu nedeniyle zaman zaman bu devletlerle savaşmak zorunda kaldı. Örneğin İÖ 1470 yılında Mışır Firavunu III. Tutmosis’in Karganuş’a değin uzanan seferleriyle sarsıldı. Bundan yüz yıl kadar sonra Hitit İmparatoru I. Şuppiluliuma’nın Kral Tusratta’ya karşı düzenlediği, Wassukanni önlerine değin uzanan seferini izleyen yıllarda Fırat Irmağı’nın batısındaki tüm topraklarını yitirerek gerilemeye başladı.

Kral Tusratta’nın kendi oğullarından biri tarafından katledilmesinden sonra gücünü tümüyle yitirdi ve devlet iç karışıklıklara sahne oldu. İÖ 13. yüzyılda Alitanni adı unutuldu ve yerine Hanigalbat adı kullanılmaya başladı. Assur Devleti’nin güçlenmeye başladığı bu zamanda başkentleri Habur Irmağı kıyısındaki Taidi (Teli Brak)’ye taşınmıştı.

Yaylalarda Yükselen Uygarlık, Orta ve Son Tunç Çağı, Prof.Dr. Veli Sevin, Arkeo Atlas Sayı 3, 2004

M.Ö. 1200’lerde cereyan eden Ege Göçleri neticesinde ise hem Hitit İmparatorluğu hem de Mitanni Devleti, tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

Anadolu‟nun doğu ve güneydoğusuna bakıldığı zaman Kalkolitik çağdan itibaren neredeyse kesintisiz ve özgün bir uygarlığın yaşanmış olduğu görülmektedir. Bugün Kalkolitik Çağ‟dan Demir Çağı‟nın sonuna kadar bölgedeki siyasi teşebbüsler birçok farklı isim ile anılmışsa da, esasen bahse konu olan tek bir gerçek vardır. Bu gerçek Hurriler‟in birçok alana yayılmış olmalarıdır. Hurri‟ler Güneydoğu Anadolu, Kuzey Suriye, Kuzey Irak ve Batı Ġran bölgelerinde etkili olmuş bir toplumdur1. Bu coğrafi sınır aynı zamanda Karaz, Kherbet Kerak isimli keramiklerin de yayılım alanını oluşturmaktadır. Hurri-Mitanni, ĠĢuwa, Kizzuwatna, Uruatri-Nairi Konfederasyonları ve Urartu gibi irili ufaklı krallık ve devletlerin hepsi Hurri‟lerin meydana getirdiği siyasi organizasyonlardır. Akın Bingöl


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder