Ak Hunlar, tarih kaynaklarında Eftalitler olarak da bilinirler. M.S. 35O’li yıllardan sonra Juan-juan Devleti’ne bağlı Hun kalıntısı Uar ve Hun adlı iki Türk kabile grubu Altaylar havalisindeki yerlerini terk eder sonra güneye yönelerek Afganistan'ın Toharistan civarına geldiler (367). Daha sonra Maveraünnehir ve Çu havalisini ele geçirdiler. Arkasından hâkimiyetlerini Hazar Denizi doğusu ve güneyine kadar genişlettiler. Onların ilk hücumları neticesinde Sasanî İmparatorluğu büyük sarsıntı yaşadı ise de, daha sonra iki ülke arasında barış yapıldı.
Adları
nereden geliyor? Eftalit adı V. yüzyıl sonuna doğru çok geç bir dönemde
ortaya çıkar; bu ad, Eftal ya da Hathaileh gibi hanedan adlarının bir biçimde
çarpıtılmış olmasıyla türemiştir ya da kheşevan gibi "kral"
anlamına gelen bir sözcükten türemiştir. Eskiden Çinliler bu halka Hoa adını
vermişlerdir, daha sonra Eftal'ın fonetik karşılığı olan Ye-ta adını
vereceklerdir. Sorunu daha da karmaşıklaştırmak istersek Bizanslıların da
Akhun, Hintlilerin de Hurralar adını verdiklerini söyleyebiliriz. Bu iki ad
birbirine çok yakındır. Orta
Asya Tarih ve Uygarlık, Paul Roux, Kabalcı Yayınları |
359 yılında Amid’i (Diyarbakır) kuşatan İran ordularının
yanında yardımcı olarak Ak Hun kuvvetleri de bulunmuştu. 420 yılından sonra Ak
Hun-Sasanî ilişkileri yeniden bozuldu. Ak Hunların Eftal (Abdel) hanedanından
Kün-han, İran’ın iç işlerine karışarak nüfuzu altına aldığı veliaht Firuz’u
Sasanî hükümdarı yaptı (459). Daha sonra Kuzey Hindistan istikametine yönelip,
Gupta Devletini dağıttı (470 dolayları). Ancak, Sasanî Devleti üzerine Ak Hun
baskısı durmuyordu. 484 yılında Ceyhun Nehri kıyılarında mağlup edilen
Sasanîlerin Herat bölgesi Ak Hunların eline geçmişti. Bundan sonraki
devirlerde Sasanîlerin iç işlerine karışan Ak Hunlar, Şah Kubad’ın yeniden
tahta çıkmasını sağladılar.
Hoten, Kuça, Aksu ve Kaşgar tarafları da Ak Hunların eline
geçmişti. Kabil’de oturan Tegin unvanlı Toramana adındaki kumandan tarafından
bütün kuzey Hindistan zapt edilmişti. Ak Hun Toramana’nın oğlu Mihiragula
ordusunda sürekli yedi yüz savaş fili bulunduruyordu. Kuvvetli oluşundan
dolayı Mihiragula (515-545) en büyük Ak Hun hükümdarı görünmektedir.
İpek Yolu’nu elinde tutan Ak Hun Devleti’nin topraklarında doğuda Gök-Türklerin, batıda ise İranlıların gözü vardı. Her iki devletin ortak hareketi neticesinde, 557 yılında Ak Hun Devleti yıkıldı. Topraklarının büyük bir kısmı ve İpek Yolu Gök-Türklerin eline geçerken, diğer kısmı İran hükümdarı Anûşirvân’a bağlandı.
Afganistan’da bulunan Ak Hun hükümdarı Hakan unvanını
taşıyor, Kuzey Hindistan’a uzanan bölgeyi idare eden prenslerine ise Tegin
unvanı veriliyordu. 520 yılında Ak Hun hükümdarının Bedehşan’daki yazlık
merkezini ziyaret eden ünlü Budist rahip Sung Yün, Ak Hunların şehirlerde oturmadıklarını,
merkezlerinin seyyar bir karargâh olduğunu, su ve otlak aramak için yer
değiştirdiklerini, yazın serin yerlere, kışın ılıman bölgelere göç
ettiklerini, hükümdar çadırının duvarlarına yünlü halılar serildiğini ve
hükümdarın ipekten işlemeli bir elbise giydiğini yazmıştır.
Çin’den çıkarak Akdeniz dünyasına kadar ulaşan İpek Yolu’nun
en önemli kesimi Ak Hun Devleti topraklarındaydı. Bazı kaynaklara göre Ak
Hunlar keçeden yapılmış veya ipekten elbiseler giyiyorlar, çadırlarda
oturuyorlardı. Ak Hunlar yaşadıkları coğrafi mevki bakımından Budist ve eski
İran sanatlarından etkilenmişlerdi. Ak Hun sikkelerinde inci dizisi motiflere,
insan portrelerine ve ay-yıldız gibi tasvirlere rastlanır.
A.Ü.A.Ö.F. Prof.Dr.Ahmet Taşağıl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder