Avusturya 16.Yüzyıl (Habsburglar)


Habsburg Hanedanı, 16.Yüzyıl
İmparatorluk artık Avusturyalı Habsburg Ha­nedanıyla özdeşleşti ve bunların politik ve askerî başarıları im­paratorluk armasına yeni şan ve şerefler kazandırdı. Karl V. bir dizi rastlantılar ama aynı zamanda inceden inceye hesaplanmış siyasal manevralar sayesinde, 1519’da imparatorun adını okya­nuslar ötesine taşıyan uçsuz bucaksız toprakların efendisi oldu. Dinsel bunalım döneminde güçlü bir imparatorun, Kilise'yi ye­niden yapılandırmak ve Protestanlığın ilerlemelerini durdurmak konularında papaya çok değerli yardımları dokunabilirdi.

Habsburg hanedanına mensup Avusturya Arşidükü babası ve Kastilya Kraliçesi annesi dolayısıyla Avrupa'nın önde gelen hanedan ailelerinin
üyesi olan Karl, 1516’da anne tarafından dedesi II. Fernando’nun ölümü üzerine annesi ile birlikte İspanya hükümdarı ilan edilmişti. 1519’da ise bu kez baba tarafından dedesi I. Maximilian'ın ölümüyle boşalan Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu tacına talip oldu. Alman elektör prenslerin oylarıyla imparatoru belirleyeceği seçimlerde diğer aday Fransa kralı I. François’ydı. Bu sırada bütün Avrupa’da bir Osmanlı istilasıyla karşı karşıya kalmaktan endişe duyulduğu için her ikisi de Türklere karşı bir haçlı seferine çıkacakları vaadinde bulunmuşlardı. Karl, güçlü banker ailesi Fugger'lerden temin ettiği parayla imparatoru seçecek Alman elektö prenslerin kendisine oy vermelerini sağlayarak rakibi I. François’yı alt etti. Sultan Süleyman’ın tahta oturmasından bir ay sonra Ekim 1520’de Aachen’da Alman krallık tacını giydi ve aynı yıl içinde de seçilmiş imparator unvanına sahip oldu. Bu tarihten itibaren V. Karl (Charles-Quint veya Şarlken) üyesi olduğu hanedan ailelerinden edindiği miraslar yoluyla İspanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, yeni kıta Amerika'daki İspanyol kolonileri ve Fransa’da Burgondiya’yı elinde tutuyordu.

İmparator seçiminin sonuçlanmasından sonra V. Kari ve I. François’nın hedefleri zengin fakat parçalanmış İtalya’yı ele geçirmek oldu. Her iki hükümdarın haçlı seferi planları ise rafa kaldırıldı. İtalyan şehir devletleri Venedik, Floransa, Papalık, Napoli Krallığı ve Milano bazen bir tarafta bazen diğer tarafta yer aldılar. 1494-1559 yılları arasındaki İtalya Savaşları Avrupa’yı karışık bir hale sokmuş, diğer taraftan devletlerarası ilişkilerde yeni bir kavramı gündeme getirmişti. V. Karl’ın en büyük emeli Ortaçağ Avrupası’nda Karolenj imparatoru Karolus Magnus’un (742-814) (Charlemagne veya Şarlman) kısa süreyle olsa da gerçekleştirdiği şekilde Hıristiyan Avrupa’yı kendi idaresindeki büyük bir imparatorluk çatısı altında birleştirmekti.

Şarlman 46 senelik iktidarı boyunca ancak birkaç seneyi savaşmadan geçirmiş, bir çok prensliğe, dükalığa ve derebeyliğe son vermişti. Fakat XVI. yüzyılda Avrupa’da artık merkezî idarenin güçlendiği millî devletler ortaya çıkmıştı ve her devlet kendi bağımsızlığını korumak gayretindeydi. İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Alman prensleri imparatora karşı bağımsızlıklarını korumak için kendilerini destekleyecek bir dış güçle temas kurmaya hazırdılar. Bu şartlarda dönemin Avrupa siyasetinde bağımsız devletler arasında denge politikası güden bir devletler sistemi oluşmuştu.

Osmanlı Tarihi I, A.Ü.A.Ö.F.


XVI. yy'ın ilk yarısı imparatorluğu yeniden canlandırmayı amaç­layan gerçek bir iradenin egemenliği altında geçti. Kuşkusuz, bin bir politik birime ayrılmış, her birinin diğerinin toprağına göz diktiği ve ayrıcalıklarını kıskandığı bir ülkeyi merkezîleştirilmiş bir hükümetle donatmak kolay değildi: dinsel ve laik yüzlerce şehir, düklük, kontluk, senyörlük, landgraflık ve markgraflık vardı.

Örneğin, imparatorluk şehirleri (Reichsstädte) tipik ve özgün birimlerdi, çünkü imparatorluğa bağlı olduklarını isimlerinde de kabul ettikleri halde, dış güçlerin ve bu arada imparatorun her türlü müdahalelerine karşı kendilerini savunurlardı. Öyle ki, imparatorluk tarihi içindeki kendi özel tarihlerinin ayrıntılarını ve özelliklerini kaleme alırlar ve böylelikle olağanüstü ve özerk bir kaderleri olduğunun altını çizmek isterlerdi.

Buna karşın, hükümdarın ekonomik olarak yaşamasını sağla­mak için gemeiner fennig («ortak fenik») denilen bir toplu vergi konuldu ve bununla kurumların iyi işlemesi için gerekli giderler paraca karşılanmak istendi. Bir genel meclis, bir İmparatorluk Diyeti (Reichstag) kuruldu; meclis üç grubun temsilcilerinden olu­şuyordu: seçiciler, hükümdarlar ve yakın şehirler (yani doğrudan imparatora bağlı olanlar). XIII. yy?dan beri süregelen hisarlar ve bölgeler (Burgfriede ve Landfriede) arası barışlara benzer bir genel barış sağlandı: amaç özel savaşları ve eşkıya şövalyelerin aşırılık­larını durdurmaktı. Bunun için ayrıca bir mahkemeye, bir ordu­ya gereksinim vardı. Bir İmparatorluk Adalet Divanı (Reichskam­mergericht) kuruldu. Bu divanın başlıca görevlerinden biri arşivle­ri inceleyerek ayrılmak isteyen ülke veya toprakların İmparator­luğa ait olup olmadığını incelemekti: hükümdara bağlı bir Danış­ma Kurulu (Hofrat) da bu konuda daha sınırlı olarak yetkiliydi. Hiçbir ordu güvenliği sağlamak için devreye sokulmadı.

Bohem­ya'nın Avusturya topraklarına katılışı. Maca­ristan ve Bohemya kralı II. Lajos 1526'da Osmanlılara yenik düştüğü Mohaç Savaşı'nda öldü. Bunun üzerine, 1491 ve 1515 antlaşmalarına dayanarak Bohemya ve Ma­caristan'ı Avusturya'yla birleştirmek Habsburgların başlıca siyasal amacı haline geldi. I. Ferdinand aynı yıl kendini Bohemya kralı seçtirmeyi başardıysa da, Macaristan'da Erdel (Transilvanya) voyvodası Jânos Zapolya da Ferdinand kadar oy alınca, iki aday ara­sında savaş çıktı. I. Süleyman'ın (Kanuni) Jânos'u desteklemesi, Ferdinand'ın zaferini engelledi. Osmanlılar 1529'da Viyana'yı ku­şattı; ardından Ferdinand'ın Buda'yı ele ge­çirme girişimi sonuç vermedi.
Harita: Wikipedia

Yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Macaris­tan toprakları üçe bölündü: Batı ve kuzey kesimler Habsburgların, iç kesimler Osmanlıların, Erdel ve çevresi Jânos Zapolya'nın eline geçti. Bu bölünme 1562 İstan­bul Antlaşması'yla kesinleşti.

Ferdinand savaştan fırsat buldukça Avus­turya'da merkeziyetçi anlayışla bazı yönet­sel düzenlemeler yaptı: Dışişleri ye haneda­na ilişkin sorunlar için 1527'de Özel Kurul (Geheimer Rat), en üst yargı organı olarak Saray Danışma Kurulu (Hofrat), içişleri için Saray Bakanlığı (Hofkanzlei), maliye ve bütçe işleri için Saray Hazinedarlığı (Hofkammer) kuruldu. 1556'da oluşturu­lan Savaş Kurulu (Hofkriegsrat) ise orduya gelir, silah ve donanım sağlamakla görev­lendirildi.

II. Rudolf  Maximilian'ın ardı­lı II. Rudolf, İspanya'da eğitim görmüş bir Katolikti. Sarayda görevli Protestanların işine hemen son verdi. Aşağı Avusturya'yı Protestanlaştırma işini, daha sonra kardinal olacak olan Klesl üstlendi. Yukarı Avustur­ya, Katolik vali Löbl ile Kalvenci Erasmus arasında bölünmüştü.

1592-1606 dönemi Osmanlılarla yapılan savaşlarla geçti. Habsburg toprakları sürek­li el değiştirdi. Bu arada Macaristan'da Kar­şı-Reform uygulamaları yüzünden Protes­tanlar ayaklandıysa da, 1606'da Macarlarla Viyana'da barış imzalandı. Zitvatorok'ta yapılan antlaşmadaysa Osmanlılar ilk kez Avusturyalılarla ve imparatorla eşit düzey­de görüşmeyi kabul ettiler. II. Rudolf'un akli dengesizlik göstermeye başlaması üze­rine, Kardinal Klesl aile içi anlaşmazlıkları önlemek amacıyla imparatorun kardeşi Matthias'ın ailenin önderi olmasını önerdi.

Kaynaklar:
Meydan Larousse
Ana Britannica
Théma Larousse
Times Dünya Tarihi Atlası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder