II.Selim



Süleyman'ın hayatta kalan tek oğlu II. Selim, saltanatının ilk yıllarında bir savaş ve iki isyanla karşı karşıya kaldı. Macaristan'la savaş -babası bu sırada ölmüştü- 1568'de İmparator Maximillian'la imzalanan ve Maximillian'ın yıllık 30,000 duka haraç ödemeyi kabul ettiği, sekiz yıllık bir barış anlaşmasıyla neticelendi. 

İsyanlar ise topraklarının güney kısmındaydı: lrak'taki Araplar arasında İbn Üleyye önderliğinde çıkan isyan Bağdat ile Basra arasındaki iletişimin kesilmesine neden olurken, Yemen'de Zeydiler arasında çıkan diğer isyan ise Osmanlıların bu vilayeti ve Kızıldeniz girişi üzerindeki hakimiyetlerini kaybetmelerine yol açtı. Arapların isyanı 1567'de bir nehir seferiyle bastırıldı. Yemen ise, Mısır Beylerbeyi Sinan Paşa komutasında, 1569 ile 1571 arasında gerçekleştirilen zorlu bir seferden sonra tekrar Osmanlı hakimiyetine girdi. 

Selim'in hükümdarlığı sırasındaki büyük askeri başarılar, Akdeniz'de, Venedik'e ait Kıbrıs Adası'nın fethi (Venedik 1571'te imzalanan anlaşmayla bu kaybı resmen tanıdı) ve 1574'te Halkulvadi (La Goletta) ile Tunus'un ele geçirilmesiyle gerçekleşti. Kıbrıs, Doğu Akdeniz'de Venediklilerin elinde kalan son iki müstahkem mevkiydi. Stratejik olarak Mısır ile İstanbul arasındaki güzergahta ve Osmanlı topraklarının ortasında konumlanan Kıbrıs'ın fethi Osmanlılar için bir zamanlama meselesiydi. Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa muhalefet etse de, Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa'nın desteğini alan Selim, Venedik'le devam eden barışa rağmen saldırıya karar verdi. Lefkoşe 1570'te, Magusa ise 1571'de düştü. 

Osmanlı istilası, Kutsal İttifakı bir karşılık vermeye sevk etti ve İttifakın deniz gücü meşhur İnebahtı (Lepanto) Savaşında Osmanlı donanmasıyla karşı karşıya geldi. Gemi ve kumandanlarının çoğunu kaybeden Osmanlılar çok büyük bir yenilgi alırken, savaş Avrupa devletleri tarafından büyük bir patırtıyla çok önemli bir zafer olarak ilan edildi. Bununla birlikte, zafer Batının umduğu kadar ezici bir darbe değildi, zira ertesi ilkbaharda Akdeniz'e açılacak yeni, büyük bir Osmanlı donanması gecikmeden inşa edildi. 1574 yazında Kılıç Ali Paşa ile Koca Sinan Paşa komutasındaki bir Osmanlı deniz gücü Halkulvadi ve Tunus'u ele geçirdi. Kuzey Afrika sahilinin doğuda Vahran'a kadar uzanan büyük kısmı artık Osmanlı denetimindeydi. 

Osmanlı donanmasının İnebahtı Deniz Muharebesi’nde mağlup olmasının önemli sebeplerinden biri Haçlı donanmasında bulunan devasa gemilerdi. Venedik’e ait ve yeni inşa edilmiş altı ağır kalyon 50 topuyla geminin her tarafından ateş edebiliyordu. Haçlı donanmasındaki askerler zırhlıydı ve arkebüz adı verilen tüfeklerle donatılmışlardı. Ağırlıkları dokuz kiloya varan arkebüzler, 400 metreye kadar mesafede etkiliydiler. Haçlılar arkebüzleriyle yüksek güverteli gemilerinden Türk denizcilerine büyük kayıplar verdirdiler. Don Juan ve Haçlı donanmasındaki diğer tecrübeli kaptanların taktikleri muharebede Haçlı üstünlüğünün bir diğer sebebiydi. Donanma kaptanlarından Gian Andrea, kadırgaların mahmuzlarını aşağıya indirerek gemilerin suya daha fazla gömülmesini ve Osmanlı donanmasındaki gemilerin gövdelerinden vurulmasını sağlamıştı.

Osmanlı Tarihi, A.Ü.A.Ö.F.

İnebahtı savaşı, Avrupa tarihinde olduğu gibi Osmanlı Devleti tarihinde de kesin bir dönüm noktasıdır. Bundan sonra Süleyman’ın Halife-iRûy-i Zemîn sıfatıyla Osmanlı Devleti’ni bir dünya gücü yapma projesi suya düşmüş; Volga havzasında, Hint Okyanusu’nda seferlerden vazgeçilmiş, devlet tüm gücünü Akdeniz’de toplamak zorunluluğunu anlamıştır. Doğu Avrupa’da egemen bir güç haline gelen Rus Çarlığı karşısında Kazan ve Astrahan’ı geri alma plânı bir tarafa bırakılmış, Hint Okyanusu’nda Osmanlı müttefikleri Gücerat ve Sumatra Müslüman sultanlarına yıllardır vaadedilen büyük donanmanın gönderilemeyeceği bildirilmiştir.

Devleti Aliye, Halil İnalcık

Selim döneminin, başarısız olsa da ilginç projelerinden biri iki kanal inşasıydı: Bunlardan biri Kızıldeniz'i Akdeniz'e, diğeri Don ile Volga nehirlerini birbirine bağlayacaktı. Her iki projede de amaç Osmanlıların askeri operasyonlarını kolaylaştırmaktı. Sokollu Mehmed Paşa'nın 1568'de yapımını emrettiği Kızıldeniz-Akdeniz kanalı asker ve mühimmat naklini mümkün kılacağı için gerek Yemen' de gerekse de Portekizlilere yapılacak Osmanlı operasyonlarını kolaylaştıracaktı. 


Don-Volga kanalı ise Karadeniz'den Hazar Denizi'ne doğrudan erişim sağlayacak, Kafkasya'ya ve Kuzey İran'a asker ve mühimmat taşınmasını kolaylaştıracaktı. Sonunda inşaatların ikisi de akamete uğrasalar da, Rusların Astrahan'ı işgalini tetikleyen Don-Volga kanalı çalışmaları büyük bir azimle Ağustos 1569'da başladı. Ne var ki soğuk hava ve Kasım Paşa komutasındaki Osmanlı güçlerinin Astrahan'ı almakta başarısız kalışı Osmanlıları, sadece üçte biri kazılan kanaldan vazgeçmek zorunda bıraktı.

Cambridge Türkiye Tarihi, Osmanlılar, Siyasi Tarihe Bir Giriş, Kate Fleet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder