Macarlar



Rus yıllıklarında Macarlar, “Ugr”lar olarak geçmektedir. Bu isim aynen Batı Avrupa adlandırması olan “Vengr” / “Macar” gibi Hun Bulgarların “Onogur” adlı kabile birliğine dayanmaktadır. Muhtemelen bu isim daha Slavların Ant birliği tarafından biliniyordu ve Slavlar da bu isimleri, Doğu Avrupa bozkırlarındaki göçebeleri adlandırmak için kullanıyorlardı. Rus yıllıklarındaki “Siyah Ugr”lar, Macarlar olup, “Ak Ugr”lar da Hazarların isimlerinden biridir. Bu da muhtemelen kağanlıktaki hâkim konumlarını yansıtan bir husustur.

Macarların kendi dillerindeki adları olan “Macar”, Ural Ötesi’ndeki akrabaları olan Mansi, Başkurtların bazı kabile adları ve Ortaçağ’da Oka Nehri boyunca yaşayan İdil-­Fin halkı olan Meşera adı ile yakınlık arz etmektedir. “Macar” adı tahminen “insan”, “akraba” anlamına gelmektedir. Macarları “Türk” olarak adlandıran ve onların öz isimleri olan “Macar”ı da zikreden VII. Konstantin Macarların, Hazar Kağanlığı yakınlarında yaşadıklarını, Hazar kağanının onların hükümdarları olan Levediya’ya soylu bir Hazar kızını gönderdiğini yazmaktadır. Don’un batısında yer alan onların ülkesi de Levediya olarak adlandırılıyordu. Ancak Peçeneklerin baskısı dolayısıyla Macarlar burayı terk etmek zorunda kaldılar ve bunların bir kısmı Atelkuzu (Etelkuzu) olarak adlandırılan bir yere, diğer bir kısmı da Doğu’ya, Fars topraklarına doğru göç etmek zorunda kaldı.

Araştırmacıların çoğu Atelkuzu’yu Dinyeper ile Dinyester arasına yerleştirmektedir. Kiev yakınlarında Ugorskoe adlı eski kentin kalıntıları mevcuttur. Yıllıklara göre burada Ugor Macarlar yaşıyordu. Atelkuzu’dan kağan, yanına Levediya’yı çağırdı ve ona Arpad adını verdi. Arpad, Macar krallarının mensup olduğu hanedanlığın kurucusu oldu.

IX. yüzyıl Fars tarihçisi Gerdizî, daha önceki kayıtlara dayanarak Doğu Avrupa’da Macarların yaşadığını, onların Oğuz, Slav ve Rusların yanına gittiklerini ve oradan insanları esir edip Bizans’a sattıklarını yazmaktadır. Ancak Macarlar, Atelkuzu’da Peçeneklerin saldırısına uğradılar ve IX. yüzyılın sonlarında Pannonia’ya göç ederek burada yeni vatan elde etmiş oldular.

Macar Devleti’nin tarihi işte bu olayla başlamaktadır. Rus yıllığına göre “Ugrlar Ugor dağları olarak adlandırılan dağları geçerek orada yaşayan Voloh ve Slavlarla savaştılar… Macarlar, Volohları kovdular ve buraya yerleştiler. Slavlarla birlikte yaşamaktadırlar. Burası artık Ugor toprağı olarak adlandırılmaktadır.”

Macar Devleti çok hızlı bir şekilde tarım ve hayvancılığa dayalı sağlam bir ekonomiye sahip oldu. Göçebe geçmişi ile onları sadece artık hayatlarına geniş ölçüde giren “süvari” gelenekleri (süvari birliği, temel silah olarak kılıç, süvarilerin silahlarla ve atlarla birlikte defni vs.) bağlıyordu. Macarlara ait çok sayıdaki eski eşya, Orta İdil’den Orta Dinyeper bölgesine kadarki Doğu Avrupa’nın geniş topraklarında, hatta Slav yerleşim yerlerinde bulundu. Dil bilimi bilgileri ise bu dönemdeki Slav­-Türk-Macar yakın temaslarına işaret etmektedir. Tartarica Atlas

Macarların atalarının bir bozkır halkına dönüşmeleri ve ormanlı bozkır bölgesinden bugünkü Macaristan'a göçmeleri süreci, hala hararetle tartışılan bir konudur. Söz konusu sürecin şu ya da bu aşamasına çözüm olarak önerilen çeşitli kuram ve varsayımların binlerce ayrıntısına girmek niyetinde değiliz. Ama yine de, son derece basitleştirilmiş ve özetlenmiş biçimleriyle de olsa, yandaş bulan geçerli görüşleri ve dayandıkları kanıtları serimlemek yararlı olacaktır. 

Macar "ön-tarihi"nin anahatlarının "klasik" formülleştirilişini, 1930 yılında Gyula Nemeth yapmış ve bu yaklaşım, 1943'te Lajos Ligeti'nin derlediği bir yapıtta daha da geliştirilmiştir. Burada büyük bir ayrıntı zenginliğiyle işlenen şemaya göre, kökenlerinde Ugor bir halk olan Macarlar, özgün Fin-Ugor vatanlarından çıkmış ve Batı Sibirya ormanlı bozkır bölgesine göçmüşlerdir. Tobol ve lşim ırmakları boyuna yerleşmişler, Türki, en çok da Ogur halklarla temas etmişler ve onlarla bir simbiyosis içinde kendileri de bozkır göçebelerine dönüşmüşlerdir. 

Bu kabileler, daha sonra M.S. 463'te Ogur göçüne kapılarak güneye, Kuzey Kafkas-Pontus bozkırlarına ya da daha özgül olarak söylemek gerekirse Kuban Irmağı Bozkırı'na gitmişlerdir. Burada yine, Türki Ogurlarla (Onogur) Sabir, Türk ve Hazarların etkisi altında kalmışlardır. Bütün bu etnik grup adları, Macarların Doğu ve Batı kaynaklarında tanındıkları adlara yansımıştır. Örneğin, bu kurama göre, Hungarian, Hongrois, Ungar vb. sonul olarak Onogur'dan türemiştir. Sabir/Savir-Savar adı da, Szavard, Zuard, Konstantinos Porphyrogennetos'un Savartoi Asfoloi'na yansımış bulunmaktadır. Aynı şekilde, Batı Türk imparatorluğu ve onun ardılı olan Hazar kağanlığıyla ilişkilerinin bir yansıması olarak, Batı ve Doğu kaynaklarında onlara Türk adı da yakıştırılmıştır. İçinde birtakım Türki kabileler ya da en azından Türki adlar taşıyan kabileler de bulunan Macar kabile birliği, Kuban bozkırlarından Pontus bozkırlarına doğru ilerledi, önce Levedia'da , sonra da Etelköz'de yerleşti. Biri 889, diğeri 895 yılında olan Peçenek saldırılarıyla, her iki bölgeden de çıkarıldılar. Saldırıların sonuncusu, onları bugünkü Macaristan'a sürüp getirdi.

Erken İç Asya Tarihi, Ed. Denis Sinor, Rusya’nın Orman Kuşağı Halkları, Peter B.Golden

Macarlar, VIII–IX. yüzyıllarda Doğu Avrupa bozkırlarında Türklerle birlikte yaşayan Ugor dilli bir halktır. Muhtemelen kökleri, Ural Ötesi’ndeki Proto­Ugor bölgelerine dayanmaktadır. Ortaçağ Macar efsaneleri, ana vatanları — Büyük Macaristan — hakkındaki hatıraları saklamaktadır. Söz konusu Büyük Macaristan, tahminen Başkurt bozkırlarında, İdil ile Güney Ural arasında yer alıyordu.

Arap kaynaklarında Macarlar, “Backurt” şeklinde adlandırılmaktadırlar. Bu etnonim aslında “Başkurt” etnonimine yakındır (Ancak Başkurt halkı daha geç tarihte oluşacaktır). Rus yıllıklarında Macarlar, “Ugr”lar olarak geçmektedir. Bu isim aynen Batı Avrupa adlandırması olan “Vengr” / “Macar” gibi Hun Bulgarların “Onogur” adlı kabile birliğine dayanmaktadır. Muhtemelen bu isim daha Slavların Ant birliği tarafından biliniyordu ve Slavlar da bu isimleri, Doğu Avrupa bozkırlarındaki göçebeleri adlandırmak için kullanıyorlardı. 

Rus yıllıklarındaki “Siyah Ugr”lar, Macarlar olup, “Ak Ugr”lar da Hazarların isimlerinden biridir. Bu da muhtemelen kağanlıktaki hâkim konumlarını yansıtan bir husustur. Macarların kendi dillerindeki adları olan “Macar”, Ural Ötesi’ndeki akrabaları olan Mansi, Başkurtların bazı kabile adları ve Ortaçağ’da Oka Nehri boyunca yaşayan İdil­Fin halkı olan Meşera adı ile yakınlık arz etmektedir. 

“Macar” adı tahminen “insan”, “akraba” anlamına gelmektedir. Macarları “Türk” olarak adlandıran ve onların öz isimleri olan “Macar”ı da zikreden VII. Konstantin Macarların, Hazar Kağanlığı yakınlarında yaşadıklarını, Hazar kağanının onların hükümdarları olan Levediya’ya soylu bir Hazar kızını gönderdiğini yazmaktadır. Don’un batısında yer alan onların ülkesi de Levediya olarak adlandırılıyordu. Ancak Peçeneklerin baskısı dolayısıyla Macarlar burayı terk etmek zorunda kaldılar ve bunların bir kısmı Atelkuzu (Etelkuzu) olarak adlandırılan bir yere, diğer bir kısmı da Doğu’ya, Fars topraklarına doğru göç etmek zorunda kaldı. Araştırmacıların çoğu Atelkuzu’yu Dinyeper ile Dinyester arasına yerleştirmektedir. Kiev yakınlarında Ugorskoe adlı eski kentin kalıntıları mevcuttur. Yıllıklara göre burada Ugor Macarlar yaşıyordu. Atelkuzu’dan kağan, yanına Levediya’yı çağırdı ve ona Arpad adını verdi. Arpad, Macar krallarının mensup olduğu hanedanlığın kurucu[1]su oldu. IX. yüzyıl Fars tarihçisi Gerdizî, daha önceki kayıtlara dayanarak Doğu Avrupa’da Macarların yaşadığını, onların Oğuz, Slav ve Rusların yanına gittiklerini ve oradan insanları esir edip Bizans’a sattıklarını yazmaktadır. Ancak Macarlar, Atelkuzu’da Peçeneklerin saldırısına uğradılar ve IX. yüzyılın sonlarında Pannonia’ya göç ederek burada yeni vatan elde etmiş oldular. Tartarica Atlas, V. S. Petruhin


Macarların Almanya'nın doğu sınırlarına düzenlediği ilk büyük çaplı saldırı 862 yılında gerçekleşir: 895 yılında, günümüzde Macaristan'da bulunan Pannonia'ya yerleşmiş olan bu halk, bu tarihten itibaren 100 yıl boyunca Bavyera, Thüringia, Saksonya, Schwaben (Suebya) ve Frankonya'yı sistematik bir şekilde yakıp yıkacaktır. İtalya'da, bu vahşi şövalyelerin saldırılarına en çok maruz kalan bölge olan kuzeydoğunun Macarlar yanı sıra Toscana, Lazio ve Campania gibi iç bölgeler de etkilenir. 

Avarların Batıya doğru ilerleyişi Şarlman (742-814) tarafından durdurulup, Orta Asya kökenli bir başka savaşçı göçebe halk olan Bulgarlar, Bizanslılar tarafından yıllarca süren mücadeleler sonucunda yavaşlatılınca, kökenleri Urallar ile Volga arasındaki Fin-Ugor etnik-dilsel bölgeye kadar uzanan göçebe bir halk olup Sarmatya Vadisi'nin Türk-Moğol soylarıyla kaynaşan Macarlar, Avrupa'ya girmek için uygun alanlar bulur ve binlerce kilometre uzaklıkta oluşan göç akımlarının sonucunu bir kez daha bu bölgede hissettirir.

Ortaçağ, Ed.Umberto Eco, IX ve X. Yüzyıllarda Saldırılar ve İstilalar Francesco Storti


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder