Pergamon (Bergama) Krallığı



Mysia bölgesi kentlerinden Pergamon (Bergama), verimli Kaikos (Bakırçay) Vadisi'nde yer alır. Pergamon'un erken dönem tarihi hakkında pek bilgimiz yoktur. İlk kez Ksenophon'un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde karşımıza çıkar. MÖ 399'da, geriye dönüşün son günlerinde, yorgun ve aç Yunan paralı askerleri Ksenophon'un komutasında Pergamon'a varırlar. O sıralar Pergamon tiranı olan Gongylos, aynı zamanda Ksenophon'un da eski bir dostudur. Kentinin yağmalanacağından endişe ederek, ona, erzağı komşu bir kentten sağlamalarını tavsiye eder. Çünkü Pergamon da ekonomik bir kriz içindedir.

Büyük İskender'in M.Ö. 334'te Granikos Irmağı kıyısında Pers ordusunu yenilgiye uğratmasıyla, Pergamon, Makedonya egemenliğine girmişti. Pergamon'un yazılı kayıtlarda -Anabasis’ten sonra- ikinci kez geçmesi neredeyse bir yüzyıl sonradır. İskender'in M.Ö. 323'teki ölümünden sonra, imparatorluk yönetiminde söz sahibi olma mücadelesi veren Diadokhlardan Lysimakhos, M.Ö. 301'de Ipsos Savaşı'nda Seleukos'un yanında yer alarak Antigonos'un yenilmesine neden oldu. Bu savaştan sonra Lysimakhos, Büyük İskender'in Pers ülkesini zaptı sırasında elde edilen savaş ganimetinden oluşan 25.000 gümüş talantonluk hâzinenin 9.000 talantonluk kısmını Pergamon'da koruma altına aldı. Hâzineyi korumak için ise Attalos'un oğlu Tios'lu (Paphlagonia'da) Philetairos'u atadı. Lysimakhos, daha önce Antigonos Monophtalmos'un yanında görev yapan Philetairos'a çok güveniyordu. Philetairos, yaklaşık 20 yıl herhangi bir sorunla karşılaşmadan hâzinenin sorumluluğunu üzerinde taşıdı. Ta ki taht entrikaları baş gösterinceye kadar.

Lysimakhos'un önceki evlliğinden Agathokles adlı bir oğlu vardı ve bu çocuk tahtın vârisiydi. Fakat Lysimakhos'un Mısırlı Arsinoe ile yaptığı üçüncü evlilikten de üç çocuğu olmuştu. Arsinoe, tahta, Agathokles yerine, kendi çocuklarından birinin geçmesini istiyordu. Fakat Agathokles güçlü ve iyi tanınan biriydi. Philetairos'un da desteğini sağlamıştı. Arsinoe, M.Ö. 283 yılında, çeşitli entrikalarla Agathokles ve yandaşlarını öldürtür. Philetairos, Agathokles'e yakınlığından dolayı kendi başına da bir şey geleceğinden korkar. Olaylar karşısında endişeli olan yaşlı Lysimakhos'tan bir yardım beklemenin boşuna olduğunu görür. Agathokles'in öldürülmesinden yaklaşık 2 yıl sonra, M.Ö. 281 yılında Küçük Asya'nın bazı kentleri Seleukos'u Lysimakhos'a karşı yardıma çağırdı. Seleukos, büyük bir ordu ile Toroslar'ı aşarak KüçükAsya'da ilerlemeye başladı. Son yıllarda Lysimakhos'un kötü idaresine maruz kalan kıyı kentleri Seleukos'a kucak açtı. Pergamon'a geldiğinde Philetairos kenti ona teslim etti ve önceden söz verdiği üzere hâzinedeki 9.000 talantonu verdi. Sardeis teslim oldu; Bithynia'da Zipoites ordusu ile Seleukos'a katıldı. Smyrna'nın kuzeyinde Hermos Vadisi'ndeki Korou Pedion'da yapılan savaşta, Seleukos, 80 yaşındaki Lysimakhos'u yenilgiye uğrattı ve öldürdü (281). Böylece, Diadokhlar Savaşı bitti.

Korou Pedion zaferinden sonra Seleukos, Küçük Asya'nın ve Indos'a kadar Doğu'nun egemeni oldu. Bu, hemen hemen Mısır ve Hindistan dışında, İskender'in fethettiği topraklara eşitti. Seleukos, Philetairos'u Pergamon valisi olarak atadı ve hâzinenin korunması görevini de ona verdi. Böylece, Batı Anadolu'da Seleukos Krallığı kontrolünde ve Philetairos'un önderliğinde yeni bir devlet doğuyordu. Philetairos, Attalos Hanedanlığı'nın ve dolayısıyla Pergamon Krallığı'nın kurucusu olarak, Küçük Asya'yı istila eden Galatlara karşı başarılı bir mücadele verdi. Philetairos önceleri Lysimakhos ve Seleukos adlarına, daha sonra da kendi adını taşıyan sikkeler bastırmıştır.

Philetairos'tan sonra yerine geçen yeğeni I. Eumenes (M.Ö 263 - 241) 21 yıl Pergamon'u başarıyla yönetti. MÖ 261 yılında Sardeis yakınında I. Antiokhos'u yenilgiye uğrattıktan sonra, Pergamon, Seleukoslardan tamamıyla bağımsız oldu. Antiokhos'a karşı zaferinde, Mısır'ın da yardımı oldu. Zamanında Pergamon'un sınırlarını genişletti. Galat akınlarına karşı önlemler aldı. Philetaeria ve Attaleia (Selçikli ?) adlarında iki müstahkem kent kurdu. Pergamon, tarım ve imalat alanında refaha ulaştı; devlet güçlendi. Hellenistik dünyanın siyasal ve kültürel merkezlerinden biri oldu. Bastırmış olduğu sikkelere, hanedanın kurucusu olarak Philetairos'un portresini koydurdu.

I.Eumenes'in MÖ 241 yılında ölümünden sonra, yerine I. Attalos (MÖ 241-197) geçti. 44 yıllık saltanatının başlarında Galatlara karşı savaştı ve onları yenilgiye uğrattı. Onların yanında yer alan Antiokhos Hieraks'ı da yenilgiye uğrattıktan sonra Kilikia dışında, Küçük Asya'nın büyük bir bölümüne sahip oldu. Kıyı kentleri onu bir kurtarıcı (Soter) olarak selamladılar. Ayrıca Attalos, "kral" unvanını alan ilk Pergamon yöneticisi oldu. Ancak, Attalos'un başarıları Seleukos Komutanı Akhaios'un başarıları ile gölgelendi. Akhaios, Pergamon'un topraklarından bir kısmını geri aldı. Hatta Seleukos Kralı III. Antiokhos'un bile üzerine yürümeye niyetlenmişti; ancak olmadı. MÖ 218'de bu kez Attalos, tekrar kaybettiği toprakları ele geçirerek Kuzeybatı Anadolu'yu kontrolü altına aldı. Attalos ile Akhaios arasındaki çekişmede Seleukos kralı, Akhaios'un yaptıklarını yanına bırakmamak için, onu, Sardeis'te kuşattı (MÖ 214); Akhaios yakalanarak feci şekilde öldürüldü.

Attalos için en büyük tehlikelerden biri de MakedonyalI V. Philippos idi; onun da gözü Pergamon topraklarındaydı. MÖ 201'de Rhodos'un desteği ile Attalos, Khios Adası (Sakız) açıklarındaki bir deniz savaşında Philippos'u yenilgiye uğrattı. Ancak, Attalos da büyük kayıp verdi. Toparlanan Philippos yeniden saldırıya geçti; Miletos açıklarındaki deniz savaşında Rhodosluları yenilgiye uğrattı. Fakat, Pergamon ve Rhodos'un ittifakı Philippos'u zor durumda bırakmıştı. Nitekim Roma, bu iki devletin yardımıyla Philippos'a karşı bir sefer düzenledi. Böylece İkinci Makedonya Savaşı (MÖ 199-197) başlamış oluyordu. Romalılar, MÖ 197'de Thessalia'da Kynoskephalai mevkiinde Philippos'u yenilgiye uğrattılar. Attalos, bu zaferi göremedi; çünkü zaferden kısa bir süre önce ölmüştü.

I. Attalos'un yerine büyük oğlu II. Eumenes (MÖ 197-159) geçti. Roma'nın yanında yer alarak Attalos'un politikasını sürdürdü. 40 yıla yakın iktidarında Pergamon'u önemli bir merkez haline getirmeye çalıştı ve bunda başarılı oldu. Roma'nın gerek Spartalılarla yaptığı savaşta, gerekse Seleukos kralı III. Antiokhos ile yaptığı mücadelede hep onun yanında yer aldı. Roma, Antiokhos'u Yunanistan' dan çıkarmaya çalışıyordu; nitekim Consul M.A. Glabrio, Illyria'da karaya çıkarak Makedonya üzerinden Thessalia'ya girmişti. MÜ 191'de Thermopylai mevkiinde yapılan savaşı Romalılar kazandı. Bunun üzerine Antiokhos MÖ 191'de Anadolu'ya çekilmek zorunda kalmış ve Ephesos'a gelmişti. Antiokhos, Roma'nın Anadolu'ya girmesine engel olmaya çabaladıysa da bunda başarılı olamadı. 

Roma ordusu ile Antiokhos'un ordusunun, MÖ 190'da Sipylos (Sipil) Dağı yamacındaki Magnesia'da (Manisa) karşı karşıya geldiği savaşta, Eumenes sağ kanattan verdiği destekle Roma'nın galip gelmesini sağlamıştı. Antiokhos, Toros Dağları'nın güneyine çekildi. Bundan böyle batı Anadolu'daki çok sayıda kent Roma'nın kontrolü altına girdi. Eumenes, Magnesia'daki savaşın hemen sonrasında Roma'ya giderek, Senato'dan Pergamon lehine sonuçlar çıkarmaya çaba gösterdi ve bu çabasının karşılığını gördü. Roma ile Seleukoslar arasında birkaç yıldır müzakere edilen antlaşmanın koşulları, MÖ 188'de Phrygia'daki Apameia (Dinar) kentinde imzalandı. Buna göre, Antiokhos, Toroslar'ın güneyine çekilecek, donanmasının büyük bir kısımını Roma'ya bırakacak ve yüklü bir savaş tazminatı ödeyecekti. Roma, Antiokhos ile yaptığı savaşta kendisine yardım eden Pergamon'a, Trakya Khersonesosu'nun yanı sıra -Lykia ve Karia dışında tüm Küçük Asya topraklarını bırakmıştır.

Pergamon'un gücü iyice artmıştı. Eumenes, Galatların da Anadolu'dan atılması için Roma ordusunun Anadolu'da kalmasını istiyordu. Nitekim, Romalılar, Pergamonluların da yardımıyla, Ankyra (Ankara) yakınında Galatları yenilgiye uğratmışlar ve Galatlar Halys'ün (Kızılırmak) doğusuna çekilmişlerdi. Eumenes, bir süre sonra Bithynia Kralı Prusias ile olan toprak meselesini, yapılan savaşta (MÖ 183) Prusias'ın yanına sığınmış olan ve onun ordusuna komuta eden Hannibal'a üstünlük sağlayarak Pergamonluların lehine çözümlemişti. Bu zaferden sonra Eumenes, Soter (= Kurtarıcı) unvanı aldı. Romalılara teslim edilmek istemeyen Hannibal ise zehir içerek yaşamına son vermiştir. II. Eumenes, Pontos Kralı I. Pharnakes ile çatışmaya girdi ve kayınpederi olan Kappadokia Kralı IV. Ariarathes'in de desteğini alarak Pharnakes'in barış koşullarını kabul etmek zorunda bıraktı. Eumenes zamanında üç yılda bir yapılan Nikephoria şenlikleri başlatıldı (MÖ 180'de). Zamanında Athena Nikephoros Tapınağı onarıldı, Pergamon Sunağı'nın inşasına başlandı. Makedonya Kralı V. Philippos ile olan toprak sorunu nedeniyle, Pergamon ile Makedonya'nın arası zaten açıktı. Bu kez, Philippos'un oğlu Perseus'un Pergamon'a karşı koalisyon kurma girişimleri, Eumenes'i rahatsız ediyordu. Roma'nın desteğini almak için Roma'ya gitti ve Roma'nın destek vermesiyle Eumenes rahat nefes aldı. Dönüşte, bir suikast girişimine uğradı ve yaralı olarak kurtuldu; ama öldüğü haberi yayıldı. Kardeşi Attalos da onun öldüğü haberine inandı ve yönetimi ele aldı; Eumenes'in "dul" karısı ile evlendi. Ancak, gerçek anlaşılınca Eumenes tekrar yönetime ve eşine sahip oldu.

Pergamonlular, MÖ 168'de Makedonya'nın güneyinde, Pydna'da yapılan ve Roma'nın galibiyetiyle sonuçlanan savaşta Roma'nın yanında yer alarak MakedonyalI Perseus'a karşı savaştılar. Eumenes, kardeşi Attalos ile birlikte, kayınpederi, Kappadokia Kralı IV. Ariarathes'in de yardımıyla MÖ 166'da Galatları Phrygia'da yendi. Ancak Eumenes'in Roma Senatosu ile arası pek iyi değildi; bu nedenle Roma Eumenes'in kardeşi Attalos'u kendi tarafına çekmeye çalışıyordu.

Yaşlı ve hasta olan II. Eumenes MÖ 160'ta öldü; yerine 61 yaşındaki kardeşi II. Attalos (MÖ 160-138) geçti. II. Attalos (MÖ 159-138) iyi bir asker ve iyi bir politikacı idi. Roma, Kappadokia'nın yönetiminin kardeş olan V. Ariarathes ve Orophernes arasında paylaşılmasına izin vermişti. Attalos, Ariarathes'i destekleyerek, Orophernes'i devre dışı bıraktı ve Kappadokia' nın tek bir kişinin egemenliğinde kalmasını sağladı. Bu politika, Roma ile bir gerginliğe neden oldu. Fakat, bunun dışında Roma ile ilişkilerini sıcak tuttu. 

Zamanında Bithynia Kralı II. Prusias, Pergamon'a saldırdı. Athena Nikephoros Kutsal Alam'nı tahrip etti. Roma'nın araya girmesiyle Prusias geri adım attı. Taht çekişmesi sırasında oğlu Nikomedes'in adamlarınca öldürüldü (MÖ 149). Bu arada, kendisinin Perseus'un oğlu olduğunu iddia eden Andriskos adlı biri ortaya çıkarak Makedonya'yı yeniden birleştirmek istedi (MÖ 149). Roma, duruma müdahale ederek Q. C. Metellus komutasında bir ordu gönderdi. Metellus, MÖ 148'de Andriskos'u yendi ve Makedonya'dan kaçmak zorunda bıraktı. Bundan böyle Makedonya, Roma'nın bir eyaleti oldu (MÖ 146). Ömrünün son yıllarını Roma ile iyi ilişkiler içinde geçiren Attalos, Pamphylia'da bir üs ve liman amaçlı Attaleia (Antalya) kentini kurdu. MÖ 138'de öldüğünde 82 yaşındaydı.

II. Attalos'un ölümünden sonra yerine  yeğeni III. Attalos (MÖ 138 -133 ) geçti. Pergamon tahtında 5 yıl süreyle en kısa süre kalan kraldır. Sarayında içine kapanık bir tarzda yaşamını sürdürdü. III. Attalos'un en bilinen icraatı, Pergamon Krallığı'nı Roma' ya vasiyetidir. Böylece krallığının ve halkının, Roma' nın koruması altında huzur ve refah içinde yaşayacağını umuyordu. Ancak, vasiyetinde krallığını "Roma halkına" bıraktığı ifadesi, Roma'da bir karışıklığa neden olmuş ve Senato ile halk partisi taraftarlarının arası açılmıştı. Ancak olayı tetikleyen Halk Tribünü Tiberius Gracchus'un öldürülmesiyle, Senato, miras bırakılan krallığın yönetimini ele aldı. Fakat, bu kez, II. Eumenes'in oğlu olduğunu iddia eden Aristonikos bu vasiyete itiraz ederek isyan etti. Önceleri mücadelesinde başarılı olduysa da, MÖ 130 yılı consulü Marcus Perperna Aristonikos'u yakaladı ve Roma'ya gönderdi; Aristonikos öldürüldü. 

Roma Senatosu, yeni kurulacak eyaleti organize etmek üzere Manlius Aquilius'u buraya vali atadı; Aquilius, ikametgâh olarak Pergamon'dan daha elverişli konumda olan Ephesos'a yerleşti. Eski Pergamon Krallığı toprakları üzerinde, artık Roma'nın Asya Eyaleti (Provincia Asia) yer alıyordu (MÖ 129). Eyaletin başkenti ise Ephesos (Selçuk) oldu. Hellenistik Çağ'da Pergamon, tarım, hayvancılık, tekstil, çanak çömlek imalatı, metal işçiliği, parfüm imalatı ve gümüş yatakları ile zengin bir kentti. Pergamon Kütüphanesi, Mısır'daki İskenderiye'den (Aleksandreia) sonra, Hellenistik dünyanın en önemli kütüphanesiydi. Aleksandreia'nın papirüsüne karşılık, Pergamon'un pergamentum adını taşıyan parşömeni vardı.

Eski Anadolu ve Trakya, Oğuz Tekin, İletişim Yayınları

Aristonikos’un Ayaklanması

MÖ 133 yılının bitiminden önce Roma Attalos'un vasiyetini onaylamış ve Scipio Nasica'nın önderliğindeki beş senatörden oluşan komisyonu yeni toprakların Roma'ya katılmasıyla gerekli yasal ve idari düzenlemelerin yapılması için Anadolu'ya göndermişti. Fakat bu sırada İspanya'daki sorunlar, Sicilya'daki köle ayaklanmaları, ardından İtalya'da reform peşindeki Tiberius Gracchus'un ölümünden sonra çıkan karmaşa nedeniyle komisyon ancak MÖ 132'de Pergamon'a vardı ve vardığında da krallığı iç savaşa teslim olmuş halde buldu.

MÖ 133-129 arasında süren savaş, sikkelerinde III. Eumenes adını kullanan ve II. Eumenes'in gayrimeşru oğlu olması muhtemel Aristonikos tarafından başlatılmıştır.

En önemli kaynağımız Strabon'a göre olaylar şöyle gelişmişti14: Aristonikos topladığı orduyla birlikte önce İzmir Körfezi'nin kuzey girişini tutan Leukai (Çamaltı Tuzlası, Üçtepeler Mevkii)'ı ele geçirdi. Buradaki Pergamon savaş filosunu kendisine bağladıktan sonra Phokaia (Foça)'dan da gemi desteği gören Aristonikos, ardından kendisine direnen Kolophon (Değirmendere) ve Samos Adası'nı (Sisam) işgal etti. Karia kıyılarına kadar deniz harekatı gerçekleştirerek Myndos ( Gümüşlük}'u aldı. Ancak Phokaia dışındaki büyük şehirlerin desteğini elde edemeyince, köleler ve yoksullardan oluşan ordusuyla Stratonikeia (Eskihisar), Apollonis (Mecidiye) ve Thyateira (Akhisar)'yı ele geçirdi; Phokaia ve Leukai ise Aristonikos'a sadık kaldı. Bölgede Roma birlikleri bulunmadığından yapılabilecek tek şey, Aristonikos'a karşı şehirlerin ve müttefik yerel krallıkların yardımını almaktı.  Ancak bunlar yeterli olmayınca Roma MÖ 131 'in başında P. Licinius Crassus'u Anadolu'ya gönderdi. Krallıklara ilaveten Byzantion, Kyzikos (Erdek), Halikarnassos (Bodrum), Mylasa (Milas) gibi şehirler Crassus'a destek verdi. Ancak onun faaliyetleri nihai başarıyı getirmedi. Halen Aristonikos'un elinde bulunan Leukai'a saldırırken öldürüldü. Ardından Ephesos bir filo hazırlayarak Kyme (Çakmaklı Köyü) açıklarında Aristonikos'la karşılaştı ve savaştan galip çıkmayı başardı. Bu yenilgiden sonra Aristonikos Orta Mysia'nın dağlık kesimine çekilerek kendisini köleler ve alt sınıfların lideri olarak lanse etmeye başladı. Böylece tahtın varisi iddiası başka bir yöne kaymış oluyordu. Bu arada MÖ 130 konsülü Marcus Perperna orduyla birlikte içerilere ilerleyerek Aristonikos'a ciddi kayıplar verdirdi. Aristonikos Stratonikeia'ya çekilmek zorunda kaldı ve sonunda yakalanarak öldürüldü. Perperna'nın yerine bölgeye gelen MÖ 129 yılı konsülü Manius Aquillius, Mysia ile Phrygia arasında kalan Abbaitis bölgesinde halen direniş gösteren isyancılarla ilgilendi.

Anadolu’da Roma Hakimiyeti, Direniş ve Düzen, Gürkan Engin, İş Bankası Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder