Batı Türklerinin topraklarındaki Türgişler, İpek Yolu
ticaret sisteminin kalbi olan Orta Asya'daki ticaret şehirlerine hakimdiler.
Arap ve Çin kaynaklarındaki çarpıcı tasvirlere göre bunlar Orta Asya'nın geri
kalanında ve Cungarya'da ticaretin patronu ve koruyucusuydular. Yine de
Çinlilerin ve Arapların onlara karşı 730'larda yaptıkları acımasız saldırılar
nihayetinde başarılı oldu ve 737 ve 740 yıllarında Türgiş Kağanlığı yıkıldı.
İpek Yolu İmparatorlukları |
630 yılında Batı Gök-Türk ülkesinde Tung Yabgu’nun öldürülmesi üzerine ülke iç karışıklığa sürüklenmişti. Başıboş kalan çeşitli boylar, 635 yılında kendi aralarında teşkilatlanarak Türgişler denilen halkı meydana getirmişlerdir. Buna rağmen başlarında daima Batı Gök-Türk hanedanından gelen beyler bulunmuştur. Aslında 634 yılında Batı Gök-Türk hanedanından İşbara ülkesini on boya bölmüş, her boya birer ok vermiş bundan sonra unvanları On Şad ve On Ok şeklinde söylenmeye başlamıştır. Türgişler bunlardan birinin adıdır. Yazılı belgelere göre ilk defa 651 yılında tarih sahnesinde görülen bu Türk boyu, Batı Gök-Türk Devletini (581-659) meydana getiren On-Ok konfederasyonuna bağlı beş Tou-lu grubunun dördüncü boyu olarak Barotala nehri boylarında tarih sahnesinde yer alır. VII. yüzyılın ortalarında Türgişleri Ho-lo-shih Çor isimli bir başbuğ yönetmekteydi.
656 yılında Çin’deki T’ang İmparatorluğunun üç kol hâlinde
Batı Gök-Türk Devleti topraklarına saldırması, diğer Türk boylarını olduğu
gibi, Türgiş boyunu da etkiledi. Bunun sonucunda Türgişler Işık Göl ile İli
nehri taraflarına göç ettiler. Onlardan küçük bir grup da Beşbalık taraflarına
göç etti.
Çinlilerin yaptığı bu sefer sonucunda, batı Türk kabileleri
gibi Türgiş boyu da Çin egemenliği altına girdi. Türk oymaklarını yönetmek
üzere T’ang İmparatorluğu tarafından devlet hizmetinde görevli Türk kökenli
bir kağan gönderildi. Bu durum 690 yılına kadar devam etti. II. Gök-Türk
Devleti’yle sık sık çatışan Türgişler, Bolçu savaşında mağlup oldular.
720 yılında, batıdan gelen Emevî ilerleyişi devam ediyordu.
Maveraünnehir üzerinde Türklerin hak sahibi olduğunu düşünen Su-lu Kağan, Arap
ordusunun ilerleyişine karşı buradaki mahalli şehir devletlerine elinden gelen
yardımı yaptı. 737 senesinde bir kumandanının komplosuna kurban giden Su-lu
Kağan’ın ölümü üzerine Türgiş Devleti birliğini koruyamadı. Çin imparatorluğu
bu durumdan yararlanmak istedi. Çinliler, Türgişlere karşı bazı başarılar
kazandılarsa da, Emevîlerle Karlukların işbirliği ile hareket ettiği Talas Savaşı’nı (751) kaybettiler ve bölgeden çekilmek zorunda kaldılar. Bir ara
Uygur Devletinin baskısına maruz kalan (735-756) Türgişler, Sarı-kara kabileler
arasındaki ihtilafın büyümesi yüzünden bir daha kendilerini toparlayamadılar ve
Seyhun boylarına doğru göç etmeye başladılar. Onlardan boşalan topraklar
üzerinde Karluk Devleti kuruldu (766). Sarı Türgiş Devleti kurulmadan önce başbuğları
Bağa Tarkan unvanını taşıyordu. Onun iki devlet merkezi vardı. Birisi
Tokmak’ın kuzey batısındaki Ordukent, diğeri önceleri İli nehri yakınındaki
Kong-yue şehri, sonraları ise göçler sebebi ile taşınılan Kouna-şar (Eskişehir)
idi. Sarı Türgiş kağanı bu şekilde iki büyük kabile grubunu rahat bir şekilde
idare ediyordu.
II. Gök-Türk Devleti’nde devlet yönetiminde kağandan sonra
iki şad yer alıyordu. Sarı Türgiş Devleti bu durumu kendine örnek almış
görünmektedir. Burada Yabgu ve Şad, Tou-lo ve Nu-shih-pi adlı kabile gruplarını
yönetmekle görevli idiler. Yabgu ve şaddan sonra beyler yer alıyordu. Burada beyler,
büyük bir ihtimalle boy başkanları idiler. Sarı Türgiş Devleti’nde bir de buyruk
(bakan, vezir) görülmektedir. Buyruk, idarede yabgu ve şaddan sonra, fakat
beylerden önce gelirdi.
690’lı yıllarda Kara Türgiş Devleti’nin başında Çor unvanlı
biri bulunuyordu. Halka sert davranan ve bölgeyi iyi idare edemeyen bu kağan,
II. Gök-Türk Devleti’nin akınlarına karşı koyamayınca Çin’e kaçmak zorunda
kaldı. Başsız kalan Türgişlerin başına Bağa Tarkan geçti. Halkını iyi idare
ettiği için sadece Türgişler değil, çevredeki bütün diğer Türk boylarının çoğu
kendi arzularıyla ona bağlandılar. Böylece birliğine katılan diğer boylarla
beraber çok güçlenen Bağa Tarkan, II. Gök-Türk Devleti’ne karşı Çinlilerin
yanında yer aldı. Onun ölümünden sonra yerine oğlu Suo-ke geçerek kağan
unvanını aldı ve mensup olduğu Türgiş boylarının sıfatı (sarı) ile bir devlet
kurdu.
Sarı Türgiş Devleti (690-712)
Bağa Tarkan’ın kurduğu bu devlet kısa zamanda Türk boylarını bir araya getirdi. Turfan’dan Seyhun nehrine kadar uzanan geniş bir bölgeyi idare eden Sarı Türgiş kağanı 16 yıllık icraatının ilk sekiz yılını teşkilâtını tamamlamaya ve birliği sağlamaya harcadı. İkinci sekiz yılında ise II. Gök-Türk Devleti’nin kudretli kağanı Kapgan’ın ilerleyişini durdurmak istedi. Ancak Bolçu Savaşı’nı (698) kaybedince otoritesi sarsıldı. Yerine geçen oğlu So-ko ise (706-710) kısa süren saltanatında, tahtına göz diken kumandanı Külçor’Ia ve kardeşinin sebep olduğu ihtilâfları gidermekle uğraştı. Daha sonra Bars Bey, II. Gök-Türk Devleti’nin himayesinde “kağan” unvanı ile Türgiş tahtına çıkarıldı ise de, o da ülkede birlik ve beraberliği sağlayamadı.
Kara Türgiş
Devleti (716-739)
716’da Kapgan Kağan’ın ölümünden sonra Su-lu kendisini
“Kağan” ilân etti. Su-lu Kağan, takip ettiği dış politika ile takdir topladı.
Tibet Krallığı ve II. Gök-Türk Devleti’nden bir prenses alan Su-lu Kağan Çin
İmparatorluğu ile münasebetler kurdu. Su-lu’nun iki büyük kumandanı vardı.
Biri Külçor unvanına sahipti. Onlar, iki büyük kabile konfederasyonunu
idare ediyorlardı.
Beşbalık bölgesi Türgişlerinin teşkilât ve idaresinde
orijinal özellikler görülür. Burada boy başkanları ban unvanına
sahiptiler. Bu unvan daha sonra Türgişlerden Karahanlılara geçmiştir. Kara
Türgiş Devleti yıkıldıktan sonra Karaşar şehrinde ortaya çıkan Türgişlerin
şefi yabgu unvanına sahipti. Burada yabgu bağımsız bir devlet başkanı
görünümündedir.
Sarı Türgiş Devleti’nin ordu mevcudu yüz kırk bine
ulaşıyordu. Kara Türgiş Devleti’nde Su-lu Kağan önceleri iki yüz bin kişilik
bir orduya sahipti. II. Gök-Türk Devleti’ne tâbi boylardan bir kısmının da
kendisine katılmasıyla bu sayı üç yüz bini buldu.
756 yılından sonra Türgişler zayıfladı. Sarı ve Kara
kabileler kendi kağanlarını tahta geçirip karşılıklı savaştılar. 766 yılında
Karluklar çok kuvvetlendiler. Batıya doğru hareket edip Tokmak civarını ele
geçirdiler. Türgişler ise Seyhun boylarına doğru göç ettiler. Bir kısmı Tanrı
Dağları’nın güneyindeki Karaşar civarına gitmişti. Türgiş boyları bir süre
sonra Oğuzlar adıyla tarih sahnesinde yer aldılar.
Orta Asya Türk Tarihi, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, A.Ü.A.Ö.F.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder