Keltler
















Bir halk düşünün, bugünkü Avusturya, Batı İspanya, Fransa, Belçika,  Çek Cumhuriyeti Kuzey İtalya’da varlıklarını sürdürsünler, bazı boyları Yunanistan, Trakya ve Anadolu’ya kadar gelip orada uzunca süre kalsınlar, Britanya’ya göç edenleri Galler, İskoçya ve İrlanda’da modern devletlerin etnik halkını oluştursunlar. Bu sayfada Keltlerin eski tarihini göstermeye çalıştık. Bilinenler Yunan ve Roma yazılı kaynakları ile netleşirken, önceki dönemler, arkeolojik buluntuların  kültürel dönemleri olarak adlandırılıyor. Kıta Avrupa’sında en belirgin Kelt mirasını Fransa’nın Bretonya (Bretagne) bölgesinde yaşayan, İngiltere’den göç edenler temsil ediyor. Bir de yaşadıkları bölgelerde dillerinden önemli izler bırakmışlardır. “Ren, Lippe, Ruhr, Main, Nidda, Neckar ve Tauber gibi birçok Alman nehrinin ismi, Keltçe ya da Keltçeden önceki bir dilden gelir. Yine Tuna, Isar ve Lech nehirleri de Keltçeyle doğrudan ilgilidir. Keltçe yer isimleri, tüm Fransa'dan Orta İspanya ve Britanya'ya kadar çok geniş bir alana yayılır.”A.Demand

B.Berksan.

Latince CELTA, çoğul CELTAE, İÖ 2. binyıl ile İ.Ö. l. yüzyıl arasında Avru­pa'nın büyük bölümüne yayılan Hint-Avru­pa halkı. Kelt kabileleri ve grupları Britan­ya Adalarından İspanya'nın kuzeyine ve doğuda Transilvanya ile Karadeniz kıyıları­na, Anadolu'da Galatia'ya kadar yayıldılar. Britonlar, Galyallar, Galatialılar, Keltiber­ler gibi adlarla bir ölçüde Roma İmparator­luğu içinde eridiler. Dilleri İrlanda, İskoçya, Man Adası, Galler ve Bretanya'da konuşu­lan modern Kelt dilleri biçiminde bugüne ulaştı.

Hallstatt Dönemi'nden önceki Tunç Çağı Urne Tarlaları Kültürü'nün (MÖ 1200 ile 800 arası evre) veya Tunç Çağı'nın bir önceki evresine (MÖ 1500 ile 1200 arası) ait tümülüslerin, Keltçe konuşanlar tarafından aktarılıp aktarılmadığı tartışmalıdır. "İlk Keltler" (Protokelten) kavramı bir anlamda geçici çözümdür. Genelgeçer görüşe göre Urne Tarlarları Kültürü'nün MÖ 1100 yılındaki yayılma biçimi, Indogermenlerin batıya yayılım biçimiyle benzerlik gösterir. Tarihçiler için Yunanların, Germenlerin ve Slavların kökeni sorusu neyse, Keltler için de aynı köken sorunu geçerlidir. Başlangıç daima karanlıktır.

Keltler, Alexander Demand

 


Keltlere ilişkin en eski arkeolojik kanıtlar Avusturya'da Salzburg yakınlarındaki Hallstatt'ta bulunan İÖ 700 dolaylarından kalma kabile şefleri mezarlarıdır. Demir Çağı kültürünün ilk örneklerinden biri olan mezarlarda Eski Yunanlılarla ticaret sonu­cunda edinilmiş bronz ve çömlek kaplar gi­bi eşyalar bulunmuştur. Bavyera'dan Bo­hemya'ya uzanan bir bölgeye yerleşmiş bu varlıklı Keltlerin Rhône, Seine, Ren ve Tu­na ırmakları boyundaki ticaret yollarını ellerinde tuttukları, bütün Keltler arasında başat ve bütünleştirici grubu oluşturdukları anlaşılmaktadır. Hallstatt'lı bu savaşçılar batıya doğru ilerlerken öbür Kelt halkları­nın yaşadığı bölgeleri ele geçirmişler ve üs­tünlüklerinin kaynağı olan demir kullanımı onlara da öğretmişlerdir.

Keltler hakkındaki bilgilerimizin kaynağı, ilk etapta Romalı ve Yunan yazarlara dayanır. Keltler hakkında kaynak oluşturulmasının nedeni de esasen savaşlarda, gerek Yunanlarla ve gerekse Romalılarla karşı karşıya gelmelerdir. Buna göre Keltler ile ilgili en eski bilgi, Küçük Asya'dan Hekataios ve Halikarnassoslu Herodot'a dayanır. Hekataios, MÖ 500 yılında Ligur sahillerinin, Marsilya hinterlandının ve Nyrax şehrinin de bulunduğu bölgeyi Yunanca Massalia, Latince Massilia, yani Kelt ülkesi şeklinde adlandırır. Burası bir ihtimal Nyrax, Karintiya ve Steiermark'ta hüküm süren Noricum Krallığı'yla aynı yerdir. O halde Keltler döneminde, Alpler bölgesi ve Rhön Vadisi'nin de Keltlere ait olduğunu söylemek mümkündür.

Latince yazan isimlerden girişte bahsetmiştik. Keltler söz konusu olduğunda, yedi ciltlik Gallia Savaşı (De bello Gallico) adlı eserinde Keltler hakkındaki güvenilir ve ayrıntılı bilgilerle, özellikle de Gallier-Exkurs (V III-20) cildinde, verdiği bilgilerle bizleri aydınlatan Sezar ismi oldukça önemlidir.

Keltler, Alexander Demand


Keltlerin Eski Yunanlılarla ticari ilişki kurmalarından sonraki arkeolojik gelişme­leri daha büyük bir kesinlikle izlenebilmek­tedir. İÖ 5. yüzyıl ortalarında, Eski Yu­nan'dan çok orta İtalya'daki Etrüsklerle ticaretin önem kazandığı Ren Irmağının or­talarında yoğunlaşan Keltler La Tene kül­türünü yaratmaya başlamışlardı. Soyut ge­ometrik desenler ile stilize kuş ve hayvan biçimlerinden oluşan ayırt edici bir sanat üslubuna sahip La Tenè kültürü M.Ö 5. ve I. yüzyıllar arasında Doğu Avrupa'ya ve batı­da Britanya Adaları'na göç eden Kelt kabi­leleriyle birlikte yayıldı. 

Kelt gruplarının kuzey İtalya’ya çok önceden geldiği bilin­mekle birlikte, daha sonraki Latin tarihçile­rin Insubres, Boii, Senones ve Lingones ad­larıyla andığı büyük Kelt kabileleri göçü­nün yaklaşık M.Ö. 400'de başladığı kabul edi­lir. 390 dolaylarında Roma'yı yağmalayan Keltler tüm yarımadayı yakıp yıkarak Sicil­ya'ya ulaştılar. Alpler'in güneyinde yerleş­tikleri topraklara Gallia Cisalpina (Alp­ler'in bu tarafındaki Galya) adı verilen sa­vaşçı Keltler 225'te Telamon'da yenilinceye değin Roma için sürekli bir tehdit oluştur­dular.

Keltlerin Balkanlar'daki ilerleyişi sırasın­da, M.Ö. 335'te Büyük İskender Adriyatik ya­kınlarında yaşayanların yolladığı bir Kelt he­yetini kabul etti. M.Ö. 279'da Yunanistan'da Delphoi'yi yağmalayan Keltler, Aetolialılar karşısında yenik düştü. Ertesi yıl Bospo­rus'u (Boğaziçi) geçip Anadolu'ya gelen üç Kelt kabilesi bölgeyi kırıp geçirdi. Bunlar 276'da Frigya'nın bir bölümüne yerleştiler ve 230 dolaylarında Pergamonlu I. Atta­los'a yenik düşünceye değin yağmacılığı sürdürdüler. Öte yandan, İtalya’da Roma 192'ye değin Gallia Cisalpina'yı egemenliği altında tuttu ve 124'te Provence'da batı Alpleri'nin ötesine kadar fetihlerini geniş­letti.


Keltlerin bağımsız bir varlık gösterdiği son bölge, Ren Irmağı ve Alpler'den batıda At­las Okyanusuna kadar uzanan Gallia Tran­salpina (Alpler'in ötesindeki Galya) oldu. Burada bir yandan batıya doğru Ren yönün­de ilerleyen Germen kabileleriyle, bir yan­dan da güneyde imparatorluk sınırlarını ge­nişleten Roma ordusuyla savaşmak zorun­da kaldılar. Germen saldırısı önce Boii'nin yaşadığı Bohemya ile Doğu Alpler'deki Kelt krallığı Noricum'da hissedildi. Jut­land'dan (Danimarka) geldiği tahmin edi­len ve Cimbri halkı olarak bilinen Germen saldırganlara karşı M.Ö 113'te Noricum'a gönderilen bir Roma ordusu yenilgiye uğra­dı; Tötonlarla birleşen Cimbri halkı Gallia Transalpina'ya girerek Galyalıların ve Ro­malıların direnişine son verdi. ltalya'ya da girmeye çalışan bu Germen yağmacılar so­nunda 102 ve 101 yıllarında Roma orduları karşısında bozguna uğradı. Bu sırada, daha önce Ren'in doğusunda yaşayan birçok Kelt kabilesi Ren'in batısına kaçtı. Bu göç­lerle Germen saldırılarını fırsat bilen Julius Caesar M.Ö 58'de başlattığı bir savaşla tüm Galya'yı Roma Imparatorluğu'na bağladı.

Keltlerin yaşadığı siyasi bölgeler “tıpkı Germenlerinki gibi- çok sayıda kabileden oluşur. Yunan yazarlar bu boyları ethne ya da phylahi, Latin yazarlar civitates, gentes veya populi şeklinde adlandırırlar. Keltlerden İspanya’da dört, İrlanda'da beş, Küçük Asya'da altı, Yukarı İtalya'da sekiz, Galya bölgesinde ise Sezar'ın döneminde 50 ile 70 arasında kabile yaşıyordu. Tacitus (Annalen, III 44), Galya bölgesindeki Kelt boylarının sayısını 64 olarak ifade eder. En büyük kabile 200.000, en küçük ise 50.000 insandan oluşuyordu. Her kavmin ilk önce kendilerine has gelenekleri, kültürleri ve isimleri vardı. Bunların yerleşim yerlerinde konut alanı, ova ve birbirleriyle bağlantılı vadiler vardı ve diğer kabile[1]den doğal sınırlarla ayrılıyordu. Kabileler arasındaki yapay sınırlar, Sezar'ın (IV 3; 23) Germenler için ortaya çıkardığı işlenmemiş araziler, Keltler için bildirilmemiştir.

….

Kendi sınıflarının dışındakileri de içine alan bir devlet birliğini Keltler hiç oluşturamamışlardır, hatta hiçbir zaman bunun için uğraşmamışlardır. Fakat Livius'un (V 34) MÖ 500 yılında Biturigler için Galya'da iddia ettiği gibi bir kabilenin geçici hegemonyası düşünülebilir. Sezar (VI 11) ve Strabon'un (IV 5,2) bildirdiklerine göre, son dönemlerde Galyalı kabileler sürekli bir rekabet içinde yaşamışlardır. Her bir kabile daha zayıf olan komşusunu, kendisine bağımlı hale getirmek, ülkesini elinden almak ve vergi yükü yüklemek için sıkıştırıyordu.

Keltler, Alexander Demand

Arkeolojik kalıntılar ve Kelt dili, Keltlerin Britanya ve İrlanda'daki yerleşimlerine iliş­kin temel bilgi kaynaklarıdır. Adada Kelt­lerle özdeştirilebilecek bir halkın yaşadığı yönündeki tek doğrudan tarihsel kanıt, Ca­esar'ın Britanya'ya göç eden Belçika kabi­lelerinden söz etmesidir, ama Romalılar her iki adada yaşayan halkın da Galyalılar'la ilişkili olduğunu düşünüyorlardı.

Anakarada yaşayan Kelterden farklı olarak Britanyalılar bağımsızlıklarını koruyabilmişlerdir. Sezar tarafından talep edilen verginin tahsil edilip edilmediği ve ne kadar süreyle tahsil edildiği belli değildir.

Britanya'yı ele geçirmek için Claudius, ciddi bir girişimde bulundu. İskoçya Ovası, MS 43 ila 48 yılları arasında ele geçirildi. 61 yılında ise kralın vekili olan dul eşi, Iceni üzerinden Camulodunum, Verilamium ve Londinium bölgelerini zaptetmişti, fakat askeri birliklerinin sayısını arttıramayan ve en sonunda kendini zehirleyecek olan Boudicca ayaklandı. Tarihçi Tacitus'un kayınpederi Agricola MS 80 yılında, Dominitian'ın talimatıyla Romalıların hiç ayak basmadığı ve yelkenle çevresinden dolaştıkları İskoçya ve Galler'e hücum etti. Hadrianus, bir sahilden diğer sahile duvar (siper değil) çektirdi. Antoninus Pius'un yönetiminde askeri sınırın kısa bir süre için kuzeye kaydırılması ve Septimius Severius'un komutasında yapılan başarılı savaşlar, yüksek bölgelerin ve yine İrlanda'nın, ülkenin/imparatorluğun dışında kalmasını engelleyememiştir. Romalılar bir keresinde İrlanda'nın doğu sahillerinde bir köprübaşı inşa ettiler, fakat bunu hiç kullanmadılar. Bu bölgelerin ekonomik ve siyasi önemi pek olmamıştır

 Keltler, Alexander Demand

Ada Keltleri ve Roma

İrlanda ile Britanya'nın kuzey bölgeleri Roma'nın etki alanının dışında kalır. Caesar'ın (MÖ 102-44) izinde yürüyen imparatorlar İngiltere'nin orta-güney kesimlerini ve Galler'in bir kısmını fethetmekle yetinir. Bununla birlikte hiç kuşkusuz yerel halklar ile Roma İmparatorluğu'nun eyaletleri arasında sürekli temaslar yaşanmakta ve imparatorluk ordusunun hassas kontrolü altında insan, mal ve fikir alışverişi gerçekleşmektedir, ancak sınır boyundaki bu nüfusun Kelt özelliği olduğu gibi muhafaza edilir ve kendine has bir gelişim gösterir. 

Erken ortaçağın tamamı boyunca İngiltere'nin kuzeyinde ve İskoçya'da bağımsız Kelt krallıklarının ve prensliklerinin var olduğu bilinir. Bu konudaki kaynakların azlığına rağmen IX. yüzyıla kadar Forth Nehri'nden kuzeye doğru uzanan Pikt Krallığı bunların en önemlilerinden biridir. İrlanda'da da siyasi parçalanma ortaçağa kadar Kelt halklarının başlıca özelliği olmaya devam eder. Nitekim adada yaşayan bağımsız kabileler, adanm kuzeyinde bulunan Tara Krallığı'nı yöneten Ui Neill ve güneyini yöneten Eoganacht olmak üzere iki büyük siyasi federasyonun altında toplanır. Kuzey halklarının ve İrlanda'nın Kelt kimliği, Britanya Adaları'nda Roma döneminin sona ermesiyle en önemli kültürel faktörlerden birini oluşturur. Nitekim Romalılar 406 yılında Britanya'daki eyaletlerini terk etmeye karar verirler. İngiltere ile Galler de hem Scoti (İrlandalılar) ve Pikt kavmi gibi Kuzey halkları hem de adaya yerleşmek için deniz yoluyla gelen Angllar ve Saksonlar gibi Germen grupları için bir fetih alanı haline gelir.

...

"İrlanda Mucizesi" ve Avrupa'da Kültürün Yeniden Doğuşu

İrlandalı keşişler yolculuklarıyla, olağanüstü önem taşıyan bir kültür mirasını Avrupa'ya yayar. Zaten Hıristiyanlık V. yüzyıldan itibaren İrlanda'da Roma kültürü ve bilgi birikiminin aracı olarak yayılır. Hıristiyanlığın kabulü yoluyla adaya Yunan felsefesi ve Roma hukukuyla beraber Klasik imparatorluğun edebiyatı ve bilgi birikimi nüfuz eder. Bütün bilgi birikiminin bu ilimler, Hıristiyanlığı kabul etmiş olan yeni halkların Kelt yayılması kimliğiyle hızla kaynaşır. Hıristiyan mesajının bu özgün ve son derece verimli yeni yorumu Akdeniz'in (Latin ve Helenistik) bilgi birikimi ile çok eskilere dayanan Kelt geleneklerini birleştirir. 

Keşişler, İngiltere ve Avrupa'yı kapsayan yolculuklarına çıkmaya başladıkları zaman efsane ile kültürel "mucize" arası olağanüstü bir olgu gelişir: Artık Romalılaşmış bir ülke olan İrlanda özgün bir Hıristiyanlık çeşidinin yayılmasının ardındaki itici güç ve Latin kültürünün Avrupa'da günümüzde de var olmaya devam eden manastırlar ağının içinde yayılmasının ve muhafaza edilmesinin aracı haline gelir. İrlandalı ve Anglo-Sakson kilise adamları Roma'ya giderken vaaz verirler, ders verirler, kültürlerini ve bilgi birikimlerini sergilerler. Bu kadarla da kalmayıp İrlandalIlar VII. yüzyılda Roma yönetimindeki Almanya'nın ötesinde yaşayan ve pagan olan Germen halkları arasında Hıristiyanlığı yayma çalışmalarına başlar. Bu keşişler ve onları örnek alan Anglo-Saksonlar (örneğin Willibrord, 658- 739 ve Bonifacius, y. 673-754), Roma İmparatorluğu'nun ürünü ve Theodosius'tan (y. 347-395,  379) itibaren simgesi olan bu dini yaymakla Roma'nın mirasçıları haline gelirler. İrlanda "mucizesi" Şarlman (742-814) döneminde Avrupa'da kültürün yeniden doğuşunun temelinde yatar. 

Ortaçağ. Ed.Umberto Eco, Ada Keltleri, Umberto Roberto

Keltlerin kurumsal yaşamına ilişkin bilgi­ler çeşitli ilkçağ yazarları ile gene ilkçağın İrlanda yazınından kaynaklanır. Keltlerin kabile sistemi üçlü bir yapıya dayanıyordu: Kral, savaşçı soylular ve özgür çiftçiler. Bü­yüsel ve dinsel işlevleri olan druides, savaşçı sınıf içinden çıkmakla birlikte onlardan da­ha yüksek bir konumda yer alıyordu. Bu nedenle Caesar'ın druides ( eğitim görmüş din adamları) ile eques (savaşçılar) ve pleb­leri birbirinden ayırt etmesi doğruydu. Öte­ki Hint-Avrupa topluluklarında olduğu gibi aile yapısı ataerkildi. Keltlerin temel ekono­mik etkinliği tarımdı; toplumsal çalkantı dö­nemleri dışında olağan kırsal örgütlenme bağımsız çiftlikler biçimindeydi. Zemin ve iklim çeşitliliği nedeniyle bazı bölgelerde hayvancılık tahıl ekiminden daha önemliy­di. Savaş zamanında halk tepelerdeki surla­ra sığınıyordu.

La Tene sanatı, Keltlerin estetik yetkinli­ğine bir kanıt oluşturur; müziğe ve sözlü edebiyatın birçok türüne büyük ilgi göster­dikleri de bilinmektedir.

Ana Britannica

Tarihi bakımdan çok önemli olmalarına rağmen Keltler, Avrupa'nın siyasi ve ulusal/etnik haritasından silinmişlerdir. Süvari birlikleri ve demir silahları sayesinde İrlanda'dan Orta Anadolu'ya kadar uzanan yayılmalarından ve Akdeniz bölgesindeki halklarla aralarındaki sıkı ilişkilerden sonra, yoğun bir şekilde Doğu'da Helenleştirilme, Batı'da ise Romalaştırma hareketlerine maruz kalmışlardır. Başka bir deyişle, daha sonraki halkların kültürlerinde kaybolmuşlar ya da bu halkların içinde tekrar doğmuşlardır. Orta Çağ'da yeniden ortaya çıkarak Rönesans hareketleri esnasında Avrupa kültür hayatını canlandırmışlardır.

Keltler, Alexander Demand



  🔎Galatlar 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder