VI.Mehmed (Vahdettin)



Osmanlı padişahlarının otuz altıncısı ve sonuncusu olan VI. Mehmet, Sultan Abdülmecit’in en küçük oğludur. Annesi Gülüştü Hanım’dır. Amcasının oğlu Veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin intiharı üzerine 1916’da veliaht oldu. Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin yenilgisiyle sona ermek üzereyken, 4 Temmuz 1918’de tahta çıktı.

I.Dünya Savaşı sona erdi

1918 yılı sonlarına yaklaşıldığında, Osmanlı Devleti’nin de aralarında yer aldığı İttifak Devletleri’nin savaşı kaybettikleri iyice netleşmişti. Bu durum üzerine iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi Hükümeti, 4 Ekim’de mütareke (ateşkes) istedikten sonra, 8 Ekim’de istifa etti. VI. Mehmet Vahdettin, yeni hükümeti kurmakla görevlendirdiği Ahmet İzzet Paşa’yı sadrazam atadı. 14 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa Hükümeti kuruldu.

Mondros Ateşkes Antlaşması

14 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa başkanlığında kurulan yeni hükümet, itilâf Devletleri’nden ateşkes isteğinde bulundu. İngilizler ateşkes ile ilgili görüşme yeri olarak Limni adasının Mondros limanını seçtiler.

Ateşkesle ilgili 27 Ekim’de başlayan görüşmeler 30 Ekim’e kadar devam etti. Türk heyeti, önerilen koşulların hafifletilmesini istediyse de. Amiral Galtrop bunun mümkün olmadığını belirtti. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması 25 maddeden oluştu. Antlaşmanın başlıca maddeleri şunlardır:

1 - Çanakkale ve İstanbul boğazları açılacak.

2- Osmanlı orduları derhal terhis edilecek. Orduya ait silâh, cephane ve taşıt araçları İtilâf Devletlerine teslim edilecek.

3-   Donanma teslim edilecek ve İtilâf Devletleri tarafından uygun görülecek limanlarda demirli tutulacak. 

4- Limanlar, Toros tünelleri, telsiz-telgraf istasyonları ve bütün demiryolları, İtilâf Devletleri görevlilerince kontrol edilecek.

5- İtilâf Devletleri, güvenliklerini tehlikede gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi (madde 7).

6- Altı Doğu ilinde (Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) karışıklık çıkarsa bu illerin bir kısmını İtilâf Devletleri işgal edebileceklerdi (madde 24). Bu maddenin düzenlenmesindeki amaç, sözü edilen illerde bir Ermenistan Devleti’nin kurulmasına zemin hazırlamaktı.

7- Osmanlı orduları, Birinci Dünya Savaşı öncesindeki sınırlara çekilecek.

Anadolu işgal ediliyor.

Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından kısa bir süre sonra İtilâf Devletleri. Anadolu’yu yer yer işgal etmeye başladılar. 3 Kasım 1918’de Musul'a giren ve aynı gün İskenderun'a asker çıkaran İngilizler, Ocak 1919’da Urfa, Antep, Maraş ve Adana'yı işgal ettiler. Daha sonra Fransızlarla anlaşarak Adana, Antep, Maraş ve Urfa'yı onlara bıraktılar. Fransızlar bu bölgeleri işgal ederken, beraberinde Ermenileri de getirdiler. İngilizler, Samsun ve Merzifon’a asker çıkarırken; İtalyanlar da Konya, Antalya, Söke, Kuşadası, Bodrum ve Marmaris ile yakın yörelerini işgal ettiler. 13 Kasım 1918’de, 60 parçadan oluşan İtilâf donanması İstanbul’a geldi. İtilâf Devletleri bir yandan Boğazları işgal ederken, diğer yandan İstanbul’da karargâh kurarak, Osmanlı hükümetini etkilemeyi amaçlıyorlardı.

Damat Ferit Paşa sadrazamlığa getirildi.

Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında VI. Mehmet. İttihatçılara yakın bulduğu Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti’ni istifaya zorladı. Sadrazamlığa, güvendiği Tevfik Paşa’yı getirdi (11 Kasım 1918). Böylece İstanbul'a gelen İtilâf Devletleri’ni, İttihat ve Terakki Partisi izi taşımayan bir hükümetle karşıladıktan kısa bir süre sonra Mebuslar Meclisi’ni feshetti (25 Kasım 1918). İstifa eden Tevfik Paşa’nin yerine sadrazamlığa, İttihatçı düşmanlığı ve Ingilizlere yakınlığıyla tanınan eniştesi Damat Ferit Paşa’yı getirdi (4 Mart 1919).

Halife Ordusu'nun kuruluşu

VI. Mehmet, Damat Ferit Paşa Hükûmeti'nin Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde başlayan Millî Mücadele’ye karşı eylemlerini destekledi. Millî kuvvetlerle savaşması için paşa unvanı verdiği Ahmet Anzavur’u Anadolu’ya gönderdi. İngilizlerin verdiği para ve silâhlarla Kuva-yı İnzibatiye (Halife Ordusu) adında bir kuvvet oluşturdu. Sivas Kongresi sırasında Millî Mücadele yanlılarının, Damat Ferit Paşa’nın görevden alınması için yaptığı çağrıları duymazlıktan gelip, Damat Ferit Paşa’yı destekleyen bir de beyanname yayımladı.

Misak-ı Milli'nin kabul ve ilanı

Son Osmanlı Mebuslar Meclisi, 12 Ocak 192O’de İstanbul’da toplandı. Bu meclisin gerçekleştirdiği en önemli iş, 28 Ocak 192O’de Misak-ı Milliyi kabul ve ilân etmesidir. Misak-ı Millî ile Türk vatanının sınırlan çizilmekte, barışın hangi koşullarla gerçekleşebileceği belirtilmekteydi. Bu koşullar şunlardı:

  30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada, düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumu, halkın serbestçe verecekleri oyla belirlenmelidir. Bu ateşkes antlaşmasının sınırlan içinde Türk ve İslâm çoğunluğunun bulunduğu bölgeler hiçbir suretle ayrılık kabul etmez bir bütündür.

  Halkın oyu ile ana vatana katılmış olan Kars, Ardahan ve Batum için gerekirse yeniden halkın oyuna başvurulmasını kabul ederiz. 

   Batı Trakya'nın hukuki durumu, halkın serbestçe vereceği oylarla belirlenmelidir.

  İstanbul şehri ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden korunmalı, bu durum esas kalmak şartıyla, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının dünya ticaretine açılması hakkında, Türkiye ile ilgili devletlerin birlikte verecekleri karar geçerlidir.

   Azınlıkların hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın haklarının korunması şartıyla kabul edilecek ve sağlanacaktır.

 Millî ve ekonomik gelişmemizi gerçekleştirmek amacıyla tam serbestlik ve bağımsızlık sağlanması, siyasî, adlî ve malî gelişmemize engel olan sınırlamaların kaldırılması gereklidir.

İstanbul’un İtilaf devletlerince işgali.

Misak-ı Milli’nin kabul ve ilânını, İtilâf Devletleri iyi karşılamadılar. Hükümete baskı yaparak, bazı bakanların görevden alınmalarını istediler. İstedikleri değişikliğin yapılmasına rağmen İtilâf Devletleri, yine de durumdan memnun değillerdi. Bunun üzerine İstanbul'u resmen işgal etmeye karar verdiler. Bu arada, Akbaş Cephaneliği'nin basılması ve Rusya’ya gönderilecek silâhların Anadolu’ya kaçırılması olayı, İstanbul’un işgalini çabuklaştırdı. 16 Mart 1920 sabahı çok sayıda İngiliz askeri karaya çıkarılarak, resmi daireler işgal edilmeye, karakollar basılmaya başlandı. Millî Mücadele yanlısı mebuslar tutuklanıp Malta adasına sürgün edildiler. İstanbul’daki işgal devletlerinin komutanları, Sadrazam Salih Paşa’dan, Anadolu’daki millî kuvvetleri (Kuva-yı Milliye) tanımadığını ilân etmesini istediler. Bunu kabul etmeyen Salih Paşa, 5 Nisan 1920’de istifa etti. Aynı gün tekrar sadrazamlığa getirilen Damat Ferit Paşa, Millî Mücadele Hareketi’ni yok etmek için her yola başvurmaktan kaçınmadı. Padişah VI. Mehmet, 11 Nisan 1920’de Mebuslar Meclisi’ni resmen feshetti.

Sevr Antlaşması

Saltanat Şûrası’nın barış koşullarını kabul etmesi üzerine Bağdatlı Hadi Paşa, Rıza Tevfik Bey ve Reşat Halis Bey'den oluşan bir heyet. Demokrasi adında bir Fransız savaş gemisiyle Fransa’ya gitti. Bu heyet, 10 Ağustos 1920 günü Sevr Antlaşması’nı, Paris'in Sevr kasabasında Osmanlı Devleti adına imzaladı. Sevr Antlaşması’nın başlıca koşullan şunlardı:

 İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak. Ancak, Osmanlı Devleti antlaşma koşullarına uymazsa. İstanbul teslim alınacaktı.

 Boğazlar, her zaman bütün devletlerin gemilerine açık tutulacaktı. Uluslararası bir komisyon. Boğazları yönetecek, komisyonda Türk üye bulunmayacaktı. Merkezi İstanbul olan bu komisyonun ayrı bir bütçesi ve bayrağı olacaktı.

• Doğu  Anadolu’da Ermenistan ve Kürdistan adlı iki devlet kurulacaktı.

Midye-Büyükçekmece hattının batısında bütün Trakya ile İmroz ve Bozcaada, Yunanistan’ın olacak; İzmir, Türk egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti bu egemenlik hakkını, Yunanistan’a devredecekti.

Urfa, Mardin, Antep ve tüm Suriye Fransa’ya bırakılacak. Ayrıca, Adana'dan Kayseri ve Sivas’ın kuzeyine kadar uzanan bölge, Fransa’nın nüfuzu altında olacaktı.

Arabistan ve Mezopotamya, İngiltere'ye bırakılacaktı.

İzmir bölgesi dışında bütün Batı Anadolu, Afyon’dan Kayseri'ye kadar uzanan çizginin güneyinde kalan topraklar, İtalyan nüfuz bölgesi olacaktı.

  Osmanlı Devleti, 50.700 kişilik bir askerî güce sahip olacaktı. Bunun 35 bini jandarma. 15 bini asker olacak; ordunun ağır silâhları ve uçakları bulunmayacaktı. Deniz kuvveti, 13 savaş gemisini geçemeyecekti.

  Azınlıklara en geniş haklar verilecekti.

  Kapitülâsyonlardan bütün devletler yararlanacaktı.

Sonun başlangıcı

Padişah VI. Mehmet ve Sadrazam Damat Ferit Paşa, 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan TBMM Hükûmeti’ne karşı her türlü olanağa başvurarak Kesin bir mücadeleye girişti. Bu mücadelede en güçlü silâhları. İngiliz uçaklarıyla Anadolu’ya dağıtılan fetvalardı. Yayımlanan fetvalar. Anadolu'nun birçok yöresinde isyanlar çıkmasına neden oldu. İstanbul. Birinci İdare-i Örfiye Divan-ı Harbi. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını 11 Mayıs 1920’de idama mahkûm etti. Bu karar 13 Mayıs 1920’de. Ali Kemal'in yönettiği Peyam-ı Sabah Gazetesi’nde yayımlandı. Halife ve padişah VI. Mehmet. bu kararı 24 Mayıs 1920’de onayladı. Damat Ferit Paşa da bir genelgeyle idari teşkilâtlara durumu bildirdi.

1921 yılı içinde Yunanlılara karşı kazanılan zaferler ve Millî Mücadele'nin giderek güçlenmesi. Osmanlı saltanatı için kaçınılmaz sonun başlangıcı oldu. VI. Mehmet. Milli Mücadele'nin gelişip zafere doğru yürümesi karşısında kendisine zarar vermeyecek siyasî çözümler aramaya başladı. Bu konuda en büyük güvencesi yine İngilizlerdi. Türk Kurtuluş Savaşı'nın zafere ulaşmasından sonra. İtilâf Devletleri. Lozan Barış Konferansı'na İstanbul Hükümeti’nin temsilcilerini de davet ettiler.

Saltanat kaldırılıyor.

TBMM. 1 Kasım 1922 günü Mustafa Kemal Paşa ve 80 milletvekilinin, saltanatın kaldırılması hakkındaki kanun teklifini oybirliğiyle kabul etti. Kabul edilen kanunda ayrıca, İstanbul'da kişisel saltanata dayanan hükümetin 16 Mart 1920'den beri ortadan kalkmış olduğu da belirtildi. Kabul edilen kanunun ikinci maddesinde, halifeliğin Osmanlı ailesine ait olarak kaldığı; bu makama TBMM taralından. Osmanlı ailesinden. bilgi ve karakterce en uygun olanının seçileceği ifade ediliyordu.

VI.Mehmed ülkeyi terketti.

1 Kasım 1922'den sonra VI. Mehmet'in üzerinde sadece halife unvanı kalmıştı. 4 Kasım 1922 günü İstanbul Hükümeti son toplantısını yaptı ve Sadrazam Tevfik Paşa istifa etti. Müslümanların halifesi sıfatıyla İngilizlere sığınan VI. Mehmet, 17 Kasım 1922 günü, bir İngiliz savaş gemisiyle ülkeyi terk etti. ülke dışına çıktıktan sonra, TBMM nin saltanatın kaldırılması hakkındaki kararını tanımadığını bildiren bir beyanname yayımladıysa da. bunun hiçbir etkisi olmadı. VI. Mehmet önce Malta’ya, oradan da Mekke’ye gitti. Amacı. İslâm dünyasında kendisinin halife olarak tanınmasını sağlamaktı. Bunun mümkün olmayacağını anlayınca. San Remo'ya gelip yerleşti. 1926'da San Remo’da öldü. Cenazesi Şam'a götürüldü. Şam'da Mimar Sinan'ın eseri olan Süleyman Tekkesi'nin bahçesine defnedildi.

🔎Saltanattan Cumhuriyete

2 yorum:

  1. Çok Teşekkürler... öğrenmek istediğine nokta atışı olmuş...

    YanıtlaSil