Baktria coğrafyası İpek yolu üzerindeki konumu ile önemli bir bölgeydi. Burası aynı zamanda kültürlerin karşılaştığı ve karıştığı bir yer oldu. Hemen kuzeyindeki Sogdia ile birlikte İran-Orta Asya ve Çin bağlantısını sağlarken, güneye İndus vadisine inen yolu da kontrol ediyordu. Kuzeyde Maveraünnehir'in verimli toprakları uzanıyordu.
İrani diller konuşan halkların yerleşiminden sonra bölge stratejik ve ekonomik konumu nedeniyle farklı kültürden halkların yaşama alanına girdi. İskender ve ardılları bu coğrafyaya helenistik kültürü taşıdılar. Daha sonra Perslerin devamlılığını Sasaniler sürdürdüler. Arada Orta Asya göçerlerinin kurduğu Kuşan İmp.luğu ve Akhunlar Budist kültürün yayılmasında önemli rol oynadılar.
B.Berksan.
Baktria ya da Taharistan, Hindikuş Dağları ve Ceyhun Irmağı arasında yer alan, merkezi Baktr (bugünkü Afganistan’ın Mezar-i Şerif vilayetine yakın mesafedeki mevzi) şehri olan o dönemki adı ile Baktra/Balhika/Bahdi olarak anılan günümüzde Türkmenistan, kuzey Afganistan, güney Özbekistan (şimdiki Kaşkadarya, Surhandarya, Zarafşan bölgeleri), batı Tacikistan ve Sirderya ırmağının üst kısımlarını ihtiva eden antik bir ülkedir.
Eski Baktria’yı yöneten güçler ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Tarihi kaynaklarda, Asurluların Baktria ile yaptığı savaşlardan söz ediliyor.
Bakrialılar, Ahamenişlerin hükümranlığını kabullenmiş, I. Dara zamanında Baktria’da vassal olarak Pers kökenli Dadarşih hâkimiyeti vardı. Herodot’un verdiği bilgilere göre, Kuruş ve oğlu Kambiz hükümranlık yılları (MÖ. 530-522) kendilerine tâbi memleketlerden vergi almamıştır. Ama Ahamenişlere tâbi ülkeler sürekli merkeze hediyeler yollamıştır.
….
Yerli ahali bağımsızlıklarını elde etmek için sürekli
isyanda bulunmuştur. MÖ. VI. yüzyıl ortalarında çabaları boşa gitmeyen
Harezmliler bağımsızlığına kavuşmuştur. Saka ve Massaget kabileleri de hürlük
için devamlı olarak isyancılarla savaşmışlardır. Bu gibi hareketlerden biri
fars hükümdarı I. Artakserks (MÖ. 462 424) döneminde gerçekleşmiştir. Bu
hareket neticesinde yerli kabileler az müddet bile olsa bağımsızlığı elde
etmişler, ancak çok sürmeden tekrar Ahamenişler işgaline maruz kalmışlar.
…
Yenilgiye yüz tutan Perslerin hükmü altındaki Girkaniya
(Güneybatı Türkmenistan), ardından Parfiye ve sonra Baktria hudutları Büyük
İskender’in istilasına uğramıştır. Başlarına gelen diğer bir yabancı istilacı
olan Büyük İskender’e karşı savaşan halk kahramanlarından Spitamen adı tarihî
kaynaklarda çok dile getirilmiştir. Aslında yurdu, bağımsızlığı, şerefi için
canını feda eden Asyalı önderler çoktur. Yunan tarihçisi Arrian’ın verdiği
haberde Baktria kuzey bölgesinde bağımsızlık hareketinde başkaldıran Paratikan
önderliğindeki isyan, Spitamen ayaklanması bastırıldıktan sonra da
yatıştırılamamıştır. Bunun yanı sıra yine halk kahramanları sıfatıyla tarihe
not düşen Katan, Avstan isimli savaşçı yiğitler de istilacılara boyun eğmemiş,
MÖ. 327 de hürriyet için başkaldırmışlardır. İskender onlara karşı kendinin
en güvendiği komutanı Krater’i göndermiştir.
…
Grek-Baktriya Devleti
İskender'in İran'ı fethi (MÖ 331-330) ve Orta Asya
seferleriyle Harezm, Soğdia ve Baktriya, Greko-Makedon hakimiyeti altına
girdi. Başka yerlerde tesadüf edildiği üzere İskender, şerefine bir dizi
şehir inşa etti ve Uzak İskenderiye (Alexandria Eschate", Tacikistan'da
bugünkü Hocend yakınında) örneğinde olduğu gibi bunlara kendi ismini verdi.
Doğu İran'la daha sıkı münasebetler kurmak ümidiyle yerli bir Baktriya
reisinin kızı olan Roksana ile evlendi. Roksana ile oğlu IV. İskender,
iktidarı asla tam olarak elde edememişlerdir. 309'da Greko-Makedon generallerin
kavgasında her ikisi de öldürüldü ve çok geçmeden imparatorluk bölündü.
Baktriya'daki Greko-Makedon kolonileri, M.Ö. üçüncü yüzyılın ortalarına kadar
Afganistan'ın daha kuzeyinde kalan bölgelerde kendi devletlerini kurarak
müstakil hale geldiler. Dünya Tarihinde Orta Asya, Peter B. Golden, Ötüken
Yayıncılık |
Doğu Selevkos İmparatorluğu’nun hâkim olduğu toprakların
genişliği, bölgesel yöneticiler olan satrapların imparatorluk merkezinden
önemli ölçüde bağımsız olmasına yol açmıştır. Sonunda MÖ. 250 yıllarda Baktria,
Sogdiana ve Margiana (Margu) valisi I. Diodot, Selevkos hâkimiyetine
başkaldırarak bölgesinin bağımsızlığını kazandı ve kendisini kral olarak ilan
etti. Bu sıralarda I. Arşak’la yerli Pers hanedanlığının yeniden ortaya çıkışı,
Grek-Baktriya Krallığı ile Selevkos İmparatorluğu arasındaki münasebetlerin
durgunluğuna yol açmıştır. Bu durum krallığın belli bir müddette bağımsız
kalmasını sağladı, fakat uzun vadeli zayıflamasına ve çökmesinde katkısı oldu.
Çünkü diğer Helenistik bölgeler den yeteri kadar insan gücü ve diğer şekillerde
destek sağlanamamıştır.
MÖ. 190 yılında Magnesiye (Türkiye’nin Manisa şehri yerinde) yanındaki savaşta Rum ordusu Büyük Antioh (MÖ. 242-MÖ. 187) ordusunu yenilgiye uğratmasıyla Selevkoslar hükümranlığına büyük ölçüde zarar vermiş oldu. Bu durum, Grek-Baktria Devletinin güçlenmesine neden oldu. O sırada Grek-Baktria Devleti’nin sınırları genişledi. Euthydem, Demetri ve Eakradit döneminde Sogdiana, Baktria, Arahosiya ve Araya, bugünkü siyasî coğrafî sınırlarla belirtirsek, Özbekistan, Tacikistan, Doğu İran ve Afganistan’ın büyük bir kısmı Grek-Baktria devletini oluşturuyordu. Fakat bu devletin iç politikasında istikrarsızlık mevcuttu. Bu durum siyasî ve iktisadî açıdan devletin zayıflamasına esas öge olmuştur.
Yerli halk ile yabancılar: Grek-Makedon yöneticiler arasında zıtlıklar gittikçe derinleşmekteydi. Ayaklanmalar kuvvetle artmaya başladı ve somut sonuç olarak Sogdiana MÖ. II. yüzyıl sonu, I. yüzyıl başlarında kendi bağımsızlığına kavuşmuştur. Grek-Baktria devletinin başka bölgelerinde de buna benzer hareketler etkiliydi.
Yeni Seleukos yerleşimlerinden en çarpıcı olanı Baktria'da (Kuzey Afganistan'da modern Kunduz yakınlarında), Oksos Nehri (Amu Derya) üzerinde kurulu Af Khanoum'du. Seleukos'un altında, onun arkadaşlarından Kineas tarafından büyük bir merkez olarak kurulmuş ve haleflerince sürekli geliştirilmiş bu yerleşim, sistematik Fransız kazıları sayesinde söz konusu uzak topluluklar arasında en iyi bilgiye sahip olduğumuz kenttir. Göçebelerce istila edilip ikinci yüzyıl sonlarında terkedilmeden önce Seleukos'lann görevlendirdiği Yunan mimarlar kenti bir Makedonia tarzı saray, stoalar ve tiyatro ya da gymnasion gibi kamu binalarıyla donatmışlardı. Yunanca yazıtlı Yunan mezar anıtları da bulunmuştur. Elbette tapınaklar unutulamazdı ve kentin resmi kurucusu Kineas adına da bir mabet yapılmıştı.
..
Antiokhos'un Baktria seferi
Polybios'un, Antiokhos'un 205'de, Babil'deki Yeni Yıl festivaline katılmak için Mezopotamya'ya dönüşüne kadar devam eden bu seferlerle ilgili kayıtlar büyük oranda kayıptır. Bu nedenle sadece seferin birbirinden kopuk bölümlerine dair bilgiler edinmekteyiz. Parthia'da bazı yağmacıların püskürtüldüğü ve Parth savaş beyi Arsakes'e boyun eğdirildiği bilinmektedir (lustinus 4 1 . 5-7), ancak Baktria çok daha zorlu bir bölgeydi. Euthydemos ile anlaşma yapılıp Antiokhos ilerlemeye devam edene kadar iki lideri görüşmelere ikna etmek için başkent Baktra'nın aralıksız iki yıl (208-206) süren kuşatma altında kalması gerekmişti. Antiokhos'un arkadaşlarından Euthydemos gibi Menderes Magnesia'sından olan Teleas, ikisi arasında makul ve becerikli bir arabuluculuk sergilemişti. Sonuç her iki tarafta da görünüşü kurtardı. Anlaşmanın ilanı, tarafların uzak Baktria'da kendilerini çevrelemiş göçebeler tarafından sürekli tehdit edilen Yunan nüfusunun çıkarlarını gözeterek uzlaşmaya vardıklarını göstermektedir. Bununla birlikte, Euthydemos ve oğlu Demetrios Antiokhos tarafından "kral" olarak tanınıyorlardı. Hatta Antiokhos anlaşmayı sağlamlaştırmak adına çok sayıdaki kızlarından birini Demetrios'la sözleyerek resmi bağlılık kurdu. Ardından da Euthydemos Antiokhos'un ordusuna yiyecek sağlamış ve savaş fillerini vermiştir. Bundan sonra Antiokhos Baktria'dan ayrılarak Hindukuş Dağları'nı geçmiştir
Hellenistik Dünya, Malcolm Errignton, Homer Kitabevi ve Yayıncılık, 2017
Helenistik, İran ve Hint sanatı geleneklerinin zengin bir
harmanı olan Greko-Baktriya'nın kültür tarihi, bölük pörçük arkeolojik
keşiflerle kısmen bilinmektedir. Misyonerlerin Hindistan'dan getirdiği
Budizm, burada bazı muvaffakiyetler kazandı. Greko-Baktriyalılar, siyası bakımdan
Kuzey Hindistan, Fergana'ya ve muhtemelelen Doğu Türkistan'ın bir bölümüne
nüfuz ettiler. Saka akınları ve iç çekişmelerle zayıflamış bu siyası varlık,
MÖ ikinci yüzyılın · ortalarında çöktü. MÖ 128 gibi erken bir tarihte,
İran'dan ve Çin'in kuzeyindeki Toharistan sınırından gelen göçebe boylar tarafından istila edildi. Bozkır
çapındaki bu harekatın sebebi, Moğolistan'da yeni bir gücün yükselişi ve
yayılması idi: Asya Hun İmparatorluğu (Hsiung-nu). Dünya Tarihinde Orta Asya, Peter B. Golden, Ötüken
Yayıncılık |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder