Avarlar



Türki bir halk olan Avarların (Çin kaynaklarında C(J)uan C(J)uan diye bilinir) hakim kabilesi, eskiden kendisine tabi olan Göktürk konfederasyonu tarafından otlaklarından sürülmüş ve batıya doğru kaçmıştı. Avarlar birbirinden tamamen farklı başka göçebe gruplarla ittifak kurarak 560'larda imparatorluğun sınırlarında belirdiler ve 580'lerde Balkanlar'daki imparatorluk gücünü ciddi şekilde tehdit eder hale geldiler.

Germen kökenli Lombardlar, yaklaşan Avarlardan -iki yüzyıl önceki Hunlar gibi uçsuz bucaksız bir bozkır imparatorluğu kurma süreci içindeki göçebe bir Türki gücünden- kaçma çabasıyla, 568'de Batı Tuna boyundaki ve Drava bölgesindeki yurtlarından İtalya'ya geçtiler. Lombardlar, yarımadanın kuzeyindeki Roma savunma pozisyonlarını hızla istila edip çok geçmeden merkez ve güneyde bir dizi de bağımsız şeflik yaratırlarken, Avarlar da Lombardların eski topraklarını işgal edip Kuzey Balkan bölgesinde imparatorluk gücüne kafa tutan başlıca güç haline geldiler.

Avarların, Frankların sert muhalefetiyle karşılaşınca batıya doğru genişlemeleri durmuş, oysa kısmen Konstantinopolis'in müdahalesiyle Germen kökenli Lombardlar ve onların komşusu Gepidler arasındaki bir savaşa sürüklenmişlerdi; savaşın sonucunda Gepidler fiilen ortadan yok olmuş, Lombardlar ise İtalya'ya girme kararı almışlardı. Bu nedenle, yarımadadaki yavaş yeniden inşa ve ekonomik toparlanma süreci ölümcül bir yara almıştı. Aynı zamanda Avarlar, eskiden haraca bağladıkları Göktürklerin (hanlıkları 582 'de bölünmüştü) baskısının üzerlerinde azalmasıyla, Doğu Avrupa'nın merkezindeki hakimiyetlerini sağlamlaştırma olanağı buldular. Bayan Kağan, 580'lerin sonunda Pannonya Ovası'nda yoğunlaşan ve doğuda Kırım'a ve Don Irmağı'na kadar uzanan büyük bir toprak parçasına hükmediyordu ve eski Hun İmparatorluğu'nun kalıntılarından oluşan çeşitli Türki gruplar, özellikle Kutrigur, Utigur ve Sabirleri boyundurukları altına almışlardı. Bayan Kağan, Tuna boylarındaki Slav gruplarını başarıyla kullanarak, Tuna'nın doğusu boyunca Moesia ve Skitia'da bulunan Roma topraklarına girmeyi becerdi. Avar süvarileri oradan, güneyde Trakya üstünden Konstantinopolis'e kadar hızla ilerlediler, iletişimi kesintiye uğratarak, zaten zor durumdaki ekonomiye büyük zarar vererek, bizzat imparatorluk başkentini tehdit eder hale geldiler. Tuna'nın orta kesimlerinde kilit konumundaki birçok kale aynı dönemde düştü, özellikle Sirmium ve Singidunum'un düşmesi, ırmak kıyısı Zimes'lerine bağımlı savunma sistemi için ciddi bir darbeydi. Ancak 59l 'den sonraki dönemde, İmparator Mavrikios tecrübeli birimleri Doğu cephesinden Balkanlar'a kaydırabildiği zaman bir dereceye kadar denge sağlandı, bunu Doğu Romalıların çeşitli başarılı karşı hamleleri izledi; amaç, Avarları imparatorluk topraklarından kovmak ve bu arada Güney Yunanistan'da Peloponez kadar güneyde yerleşmeyi beceren Slav göçmen grupları üzerindeki hakimiyetini azaltmaktı.

….

Birleşik bir Avar-Slav ordusunun (Boğaziçi'nin karşı yakasındaki Perslerle birlikte başlatılan) 626'daki büyük Konstantinopolis kuşatmasında yenilmesiyle, Slavlar arasındaki ve başka yerlerdeki kullarının Bayan Kağan'ın otoritesini sorgulamaya başlamaları üzerine, Avar iktidarı zayıfladı. Kutrigurlar ile Utigurlar, Dinyeper ve Don ırmaklarının alt kesimleri arasında bağımsız bir hanlık kurmak için, "Bulgarlar" diye yeni bir ad altında kuvvetlerini birleştirdiler.

John Haldon, Bizans Tarih Atlası

Avarlar

Bilinen Yunan ve Latin yazarları arasında Avar halkının adını kesinlikle ilk kez anan, M.Ö. 463 dolaylarındaki büyük Avrasya göçlerinin tarihçisi Priskos'tur. Ona göre Avarlar Sabirlerin yurtlarını bırakmalarına neden oldu. Kaçan Sabirler de Ugorları (Ogurlar), Onogurları, Saragurları eski yaşadıkları yerlerden sürerek Kafkasya ve Pontus yörelerine göçürttü. Yaklaşık yüz yıl sonra Kafkasya'da görünen Avarlara başlangıçta mı bu ad verildi, yoksa, Theophylaktos Simokattes'in iddia ettiği gibi, iki Ugor kabilesinin (Var [Uar] ve Khunni) birleşmesinden çıkmış bir halka işaret etmiş olabilecek birleşik bir sözcük ve kendi adları Varkhunni (ya da Varkhonitae) yerine mi korku salıcı Avar adını aldılar, kestirilemiyor. Gene öyle lç Asyalı Ruan-ruanları mı Juan-juanlar), yoksa Heftalit lmparatorluğu'ndan bir ulusu mu sonraki Tuna Avarlarının ataları saymamız gerekiyor, sorgulamaya açıktır. Belki her iki teorinin birleşimi tarihsel gerçeği verebilir.

Kesin olan tek şey, Türklerin Ruan-ruanlarla Heftalitleri yenerek 6. yüzyılda güçlü bir imparatorluk kurdukları, yaklaşık 20.000 Avar savaşçısının da aile ve mallarıyla, Türklerin hakimiyetinden, batıya kaçtıklarıdır. 557-8 kışında Alanların yakınlarına ulaştıktan sonra Kandık başkanlığında lustinianos'a elçiler gönderdiler. Örgülü saçları lstanbul'da büyük bir heyecan yaratmıştı. Hediyelerle ve Bizans diplomasisi hileleri kullanarak imparator, yeni gelenleri Doğu Roma lmparatorluğu'nu tehdit eden ve sınırları işgal ederek, yıllık ödentiler isteyerek can sıkan öteki göçebelere karşı kışkırttı. Avarlar kısmen silahlarıyla, kısmen korku salan ünlerinin gücüyle Onogur, Zali, Sabir, Uturgur (Utrigur) ve Kuturgurlara (Kutrigur) birer birer boyun eğdirdi. Slav Antaların birçoğu ülkelerini yağmalayan Avarlarca köle olarak satıldı.

….

Il. lustinos (565-78) Avar elçileri soğukça reddetti: yıllık ödentileri ödemeyi, hediye vermeyi durdurdu. O zaman Bayan Elbe lrmağı'na kadar iki çapul akınına önderlik etti (562, 566-7). Bunlar Frankların kralı Sigebert'le ufak tefek çarpışmalara yol açtı. Avarların geleceği bakımından, Thüringen'e akınlardan daha önemlisi Lombardların kralı Alboin'le yapılan anlaşmalardı. Bunlar Gepidlere karşı saldırgan bir ittifakla sonuçlandı. Avarlarla Lombardlar arasında sıkışan Gepidlerin kralı Kunimund Lombardlara savaşta yenilip yaşamım yitirdi. Ülkesi, Lombardlarla Avarlar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, Avarlarca alındı (567). Ertesi bahar Lombardlar, kimi Pannoniya halklarının kırıntıları ve birtakım Sakson müttefikleriyle Po Vadisi'ne göç ettiler, sonuç olarak, Bayan, Karpat Havzası'nın batı bölgesini de işgal edebildi. Böylece Avarların Orta Tuna yörelerini fethi tamamlamış oldu.

Kağan, şimdi Gepidya'nın hakimi olarak, fethedilmiş ülkenin eski başkentinin kendisine aktarılmasını istiyordu. Bundan başka yenilmiş Uturgur ve Kuturgurların hakimi olarak imparatordan almakta oldukları yıllık ödentiler üzerinde hak iddia etti. Avarları kendilerinin kaçak uyrukları sayan Türklerle bir ittifak kurmuş olan Il. lustinos Bayan'ın her iki isteğini de reddetti. 570-l'de yapıldığı sanılan barışta verilen tek ödün, Avarların Pannoniya'da yerleşme haklarını imparatorun tanıması idi. İmparator, kralın hazinesi ile Bizans'a kaçmış olan Gepid veliahdını da kabul ederek Avarların Gepidya işgalini kabul etmiş görünüyordu. İlgili kaynaklarda bir tarih sıralaması karışıklığı yoksa, Avarlarla Bizans arasında, 574 dolaylarında, savaş bir kez daha patladı, muhafızların kumandanı Tiberios yenildi. Daha sonra 574 yılının sonunda, aynı Tiberios, bunamış II. lustinos'dan yönetimi devralmış, yıllık 80.000 altın ödeme yükümlülüğünü  kabul ederek Avarlarla yeniden barış yapmıştı.

Kısa ömürlü Avar-Bizans ittifakının en gösterişli belirtisi, 578'de Bayan'ın 60.000 atlı savaşçısının, imparatorluk gemilerini ve askeri yollarını kullanarak, Avarlara vergi ödemeye yanaşmayan ve Hellas'ı istila etmiş olan Slav kabilelerinin Aşağı Tuna'daki yurtlarına yürümesi idi.

572'den sonra İran savaşlarının yeniden başlaması, Bizans'ın askeri güçlerini 20 yıl boyunca neredeyse tümüyle meşgul etti. imparatorun da çapul yapan Avarlarla Balkanlar'ı işgal eden Slavlara karşı hazır yeterli askeri gücü hiç olmuyordu. Bu koşullar Sirmium'un yazgısını belirliyor ve Slavların, Avarlarca bazen açıkça bazen gizlice desteklenerek, Hellas'ın en güney ucu Peloponnesos'ta bile kalıcı bir tutunacak yer elde edebilmelerini olanaklı kılıyordu. Birtakım çok tartışılmış kaynaklara, özellikle Monemvasia Vakayinamesi'nde verilen bilgiye inanacak olursak, bu aşağı yukarı 587-8'de olmuştur.

….

Avarların yayılmasını belli bir dereceye kadar durduran tek etken Türklerin batıya doğru ilerlemeleri idi. 576'da Türk birlikleri Kırım'da Bosporus şehrinde idiler, 579 dolaylarında Khersonesos yakınlarında dolaşıyorlardı. 584 yılının sonuna doğru (ya da 585'in ilk yarısında) Ankhialos yakınlarında ordugah kurmuş Avar kağanı, kendi ülkesinin Türk saldırılarıyla tehdit edilmiş olduğu haberini alarak, başarılı seferinden vazgeçip aceleyle Sirmium'a doğru çekilmek zorunda kalmıştı

Mavrikios'un 602'deki düşüşüne dek, birtakım kısa barış ve bırakışma dönemleri bir yana, kimi kez doğrudan doğruya Avarlara karşı, kimi kez yarı yarıya kağanın korumasına girmiş Aşağı Tuna Slavlarına karşı hücum seferleri sürekli devam etmiştir. Ancak bu seferler, arada bir, imparatorluğun içlerine yapılan düşman baskınlarıyla, kimi kez de Bizans hükümetini yıllık ödentileri arttırmaya zorlayarak, etkisiz kılınıyordu

Avarların genel olarak bozkır halkları arasında yaygın askeri pratiğe uydukları başka bir konudur. Düşmanın yiyecek tedarik etmesini engelleyerek şaşırtmalar, tuzaklar, kuşatmalarla, birliklerin ani hareketleriyle, kaçar gibi yapıp beklenmedik bir anda dönmeleriyle, yenilmiş düşmanın acımasızca kovalanmasıyla üstünlük sağlamak göçebe atlıların, bu arada Avarların da, savaş taktiklerinin özüydü. Strategikon, Bizans atlısının donanımından sözederken, çeşitli yönlerden Avarlar örneğine uymayı öğütlüyor, örneğin bayrak takılı süvari kargıları, dizleri örten ve kuşakla sıkılan kaftanlar, gömlekler gibi. Bizans süvarisinin takımı arasında ilk kez Strategikon'da göze çarpan demir üzenginin, Avar ve Türk örneklerine öykündüğü de olasıdır.

Avar ihtişamı, Balkanlar'da batıdakinden daha beklenmedik bir biçimde sönüyordu. Yaklaşık olarak 619'da (kesin tarih belli değildir), Herakleios kağanla barış konuşmalarını yönetmek için Herakleia'ya [Marmara Ereğlisi] gitmişti; bu sırada ustaca pusuya yatan Avar ordusuna az kaldı yakalanıyordu. Göçebeler imparatorun ve maiyetindekilerin değerli eşyalarını ele geçirmekle kalmayıp İstanbul surlarına kadar ilerlediler. Kaynaklara göre, 270.000 kadar imparatorluk uyruğunu Avar ülkesine götürdüler. Silahlı bir misilleme yerine, imparator sonraki yıllarda barışçı bir çözüm aramayı sürdürdü; kağana neredeyse yaltaklandı. 622-3 kışı sırasında 200.000 altın sikke gönderdi, aynı zamanda en asil Bizans çocuklarını (kendi gayrimeşru çocuğu da içinde) kağana rehin olarak verdi. O zamanlar imparator bütün gücünü Sasani lran'a karşı ölüm-kalım savaşına hazırlamaya ve savaşmaya harcıyor, gerekirse küçük düşme pahasına, bir Avar saldırısına karşı gerisini korumak istiyordu.

Avar, Slav, Gepid ve Bulgar birliklerinden oluşma dev bir ordunun yaptığı 10 günlük kuşatma ve aynı zamanda sürdürülen yararsız görüşmelerin gidişatı Bizans dünyasının belleğinde silinmez bir iz bıraktı. Savaşın sonucunu belirleyen, imparatorluk donanmasının üstünlüğü oldu, 626-7 de Boğaz'ın Asya yakasında ordugah kuran lranlı kumandan Şahrbaraz'ın Avrupa kıyısında yer tutmuş Avarlara yardımcı güç gönderme girişimini boşa çıkardı

Yaklaşık 632 yılında Kuban ve Azak Denizi yörelerini içine alan Büyük Bulgarya'nın, Bizans'la müttefik, Hıristiyan prensi Onogur Kuvrat [Kubrat] Avar kağanının adamlarını ülkesinden sürüp çıkardı

Gitgide güçlenen Tuna Bulgar devleti ile Hazar imparatorluğu arasında çakılıp kalmış Avar Devleti artık genişleyemiyordu.

680-780 dönemi Avar tarihinin alacakaranlık yüzyılıdır.

788 yazında, Lombardiya'yı Friuli'de bir Avar saldırısı vurdu, birbiri ardından iki Avar hücumu da Tuna yakınlarında Bavyera'ya yöneltildi. Bu akınlar Frank kralının askerleri tarafından püskürtüldü.

Sekiz yıl (791-9) süren Avar savaşını, Frank ordusu başarıyla sona erdirdi. 802'de -iki Frank asilinin yaşamını yitirdikleri- Köszeg (Güns) yakınlarındaki savaş, Pannoniya'da Avar bağımsızlığının son çırpınışını temsil ediyordu.

Avar Devletinin halkları ve dilleri

Yunan ve Latin metinlerinde yuvalanmış Avar sözcüklerinin sağladığı tanıklığa dayanarak, uzmanların çoğu haklı olarak Tuna Avarlarının dilinin Altay grubuna ait olduğunu sanıyorlar. Ancak Moğolcaya mı, yoksa Türkçeye mi daha yakın olduğunda kararsızlık sürüyor. Avar devletinde kullanılan önemli rütbe adlarının Bayan zamanında kurulmuş geleneği sürdürmüş olması kanıtlanamazsa da, olasıdır. Avar devleti, etnik değişikliklere karşın, kesintisiz bir yasal süreklilikle Bayan'ın yönettiğine bağlı idi. Bütün Avar unvan ve rütbe adlarının -kağan, han ?, yuğruş, haphan, tarhan, hatun- Türkler, Uygurlar, Moğollar, İlk Proto] -Bulgarlar gibi bir ya da birkaç Altay halkınca kullanılmış olduğu kanıtlanabilir. Bu unvanların kimisinin inandırıcı Altay etimolojileri vardır.

 

 Avar güç merkezine yakın yaşayan Antalar, Dulyebler ve Vendler gibi Slavlar eksiksiz bir Avar baskısı yaşamışlardır. Türklerin gücünün azalmasıyla Büyük Bulgarya'nın bağımsızlığının artması arasında geçen onyıllar esnasında yani, yaklaşık olarak 602 ile 636 arasında Avar hakimiyeti, doğu yönünde Pontus bozkırlarında Kuban'a kadar vardı.

 Avarlar, Samuel Szadeczky-Kardoss


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder